| Belki onu cinayete bağlayacak kadar kanıt var mı diye anlamak istedi. | Open Subtitles | ربّما أراد فقط معرفة إن كانت هناك أدلة كافية لربطه بجريمة القتل. |
| Bu ikisi olmasa bile, yasadışı silahları bulundurduğuna ve naklettiğine dair hala yeterli kanıt var. | Open Subtitles | ولكن إن فشلت هذه المساعي, هناك أدلة كافية لادانتك.. لامتلاك ونقل جيش غير شرعي. |
| Ama bu kez elimde Vogel'i öldürdüğüne dair kanıt var. | Open Subtitles | لكن هذه المَرة لدي دليل أنكَ قتلتَ فوغيل |
| Niyetin vaktimi ziyan etmek mi, yoksa elinde somut bir kanıt var mı? | Open Subtitles | الآن، هل أنتهيت من إضاعة وقتي أم إنه لديك دليل موثوق من أجلي؟ |
| Tanığı kontrol etmişler, elimizde ona karşı ikinci derece kanıt var. | Open Subtitles | تمّ التحقق من عذر غيابه ونحن لدينا دليل عرضي فقط ضدّه |
| Krishna Bhatt'ın Shiva Bhatt'ı öldürdüğüne dair kanıt var mı? | Open Subtitles | و ما الدليل ان كريشنا بهات هو من قتل شيفا بهات؟ |
| Savunmanın bile karşı koyamadığı, dağlar kadar kanıt var. | Open Subtitles | هنالك أدلةٌ كثيرة لم يقوم الدفاع بمناقشتها. |
| - Kötü, ne yazık ki. Pek çok ikinci derece kanıt var. Ve tanığı da yok. | Open Subtitles | كتلة من أدلة ظرفية لا عذر على الاٍطلاق ، اٍنها بطاطس ساخنة |
| Büyük ihtimalle başka cinayetler de var. Elimizde yeterince kanıt var. | Open Subtitles | . وعلى الأرجح جريمة قتلٍ أخرى لدينا العديد من الأدلة والتأكيدات |
| Aleyhinde çok az fiziksel kanıt var ama DNA yok. | Open Subtitles | كمية الأدلة المادية ضده ضئيلة، وما من دليل حمض نووي |
| Sizi suç mahallinde gösteren kanıt var. | Open Subtitles | هناك أدلة من الموقع على رؤيتك بعد الإطلاق |
| Cinayet için onlara kitap karşısında yeterli kanıt var. | Open Subtitles | كان هناك أدلة كافية فى البيت المقابل لكى يحتجزوهم بجريمة القتل |
| Evine gittiğinize dair fiziksel kanıt var. | Open Subtitles | هناك أدلة جسدية تشير إلى تواجدك في منزله |
| Denizde yüzerek sürüklendiğine dair çok az kanıt var. | Open Subtitles | هناك أدلة قليلة جدا يتفق مع كونها العوام. |
| O zarfların içinde bir hükümeti bile devirecek nitelikte kanıt var. | Open Subtitles | الآن ، هناك أدلة كافية في تلك المغلفات للإطاحة بحكومات |
| Bilgisayarında, şifreli bir dosyanın içinde kanıt var. | Open Subtitles | لكان سيخبركَ بما ستريد سماعهُ لدي دليل على حاسوبهِ |
| Yakın zamanda karşı evimize taşındı ve evime girdiğine dair elimde kanıt var. | Open Subtitles | لقد انتقل مؤخراً للعيش قبالة منزلنا لدي دليل على أنه كان يأتي إلى منزلنا |
| Elinde büyük bir suçu açığa çıkarabilecek bir kanıt var. | Open Subtitles | لديك دليل من شأنه أن يكشف وجود مؤامرة جنائية كبيرة. |
| Endüstriyel sabotaja ve muhtemelen hainliğe bulaştığına dair kanıt var elimizde. | Open Subtitles | لدينا دليل مادي يربطك بعمل من أعمال التخريب الصناعي وربما الخيانة |
| Size sadece bir kaç tane laboratuar verisi gösterdim; dolayısıyla esas soru şu: İnsanların belirli yemekleri yemesiyle kanserde angiogenezi azaltacağını gösteren kanıt var mı? | TED | و الآن, وقد أريتكم مجموعة من بيانات المعمل السؤال الحقيقي هو: ما الدليل الملموس على البشر أن تناول أطعمة معينة ممكن أن يقلل تولد الأوعية في السرطان؟ |
| Savunmanın bile karşı koyamadığı, dağlar kadar kanıt var. | Open Subtitles | هنالك أدلةٌ كثيرة لم يقوم الدفاع بمناقشتها. |
| Bakmamız gereken herhangi bir olası kanıt var mı? | Open Subtitles | ما يستجد من أدلة محتملة أننا يجب أن ننظر؟ |
| Biliyoruz ki, sözsüz dilimiz, başkalarının hakkımızda neler düşünüp neler hissettiğini yönetiyor. Birçok kanıt var. | TED | فإذا نحن نعلم أن تعبيراتنا غير اللفظية تسيطر على الطريقة التي يشعر ويفكر فيها الناس اتجاهنا. وهناك الكثير من الأدلة. |
| Bomba olduğuna dair herhangi bir kanıt var mı? | Open Subtitles | هل من دليل على أنهم كانوا بالفعل يملكون القنابل ؟ |
| Çünkü, aramızda kalsın, bir sürü kanıt var. | Open Subtitles | لأن، وهذا ليس للنشر، هناك الكثير من الأدلّة. |
| Ben boş yere suçlamalarda bulunmam. Elimde kanıt var! | Open Subtitles | أنا لا أضع اتهامات فارغة لديّ دليل |
| Elimizde işe yarar bir kanıt var. | Open Subtitles | أخيراً حصلنا على دليل خالي من الشوائب |
| - Elinizde kanıt var mı? | Open Subtitles | ما هو الدليل على ذلك؟ |
| Dediğini gösteren çok az kanıt var ama asıl söylediği aslında çok daha güzel, ve elimdeki kağıtta. Şimdi size okuyacağım. | TED | هناك دليل صغير يدعم هذا، لكن ما قاله هو في الحقيقة أجمل بكثير، ومرة أخرى، لقد طبعت هذا وسوف أقرأه. |