| O lanet bir CIA birim şefi! kanıta ihtiyacım var. | Open Subtitles | إنه رئيس محطة للـ سي أي إيه أحتاج إلى دليل |
| Ve jürinin de bana sempatiyle yaklaşması için kanıta ihtiyacı var. | Open Subtitles | نعم. ولتكون هيئة المحلفين متعاطفة معي فهم بحاجة إلى دليل كذلك |
| Hangi hayvanın dışkısının geri sıçramada bulunan kanıta en iyi uyduğunu görmek için. | Open Subtitles | أجل، لترى أي غائط للحيوان أفضل للمطابقة مع الدليل الموجود من الإنفجار الإرتدادي |
| Türlerin başlangıcını ve zamanla tükenişini gösteren kanıta sahipsiniz. | TED | لديك الآن أدلة على أصل وانقراض الأنواع عبر الزمن. |
| Masumiyetini ispatlayacak kanıta ulaşmaya çalışıyorum | Open Subtitles | أحاول الوصول لدليل قد يساعد في إثبات برائتك |
| Bunun için kanıta ihtiyacım var, doğruluğu ispatlanabilir veriler lazım bana. | Open Subtitles | لأنى أحتاج دليلاً على ذلك أريد بيانات محققة و دقيقة |
| Sağlam nedenlerden dolayı, kesin bir kanıta asla erişemeyeceğimizi düşündük, ama bu kesin bir kanıt. | TED | لعدة أسباب معتبرة، لم نكن نتوقع أننا سنرى دليلا قاطعا عنها، وهذا دليل قاطع. |
| Bu işte gerçekten benimleysen gene de kanıta ihtiyacımız var. | Open Subtitles | إذا كنت حقاً إلى جانبى فى ذلك فلا بد لنا من الحصول على دليل |
| kanıta gerek yok, öyle hissediyorum. | Open Subtitles | لا أحتاج إلى دليل ينتابني شعور بذلك اتفقنا؟ |
| Kesin olmayan bir kanıta dayandırılan bir ölüm nedeni. | Open Subtitles | بقايا اسنان, على اساس دليل ليس له معنى واحد. |
| Yani olasılık dışı olan hipotez aslında daha fazla kanıta sahip. | TED | لذا فالفرضية الأقل احتمالا هي الأقوى تأييداً من حيث الدليل. |
| Bilime güvenimiz de, bilimin kendisi gibi, kanıta dayanmalıdır ve bu da biliminsanlarının, daha iyi iletişimciler haline gelmeleri gerektiği anlamına gelir. | TED | ثقتنا في العلم كالعلم نفسه يجب أن تكون قائمة على الدليل و هذا يعني أن العلماء يجب أن يكونوا أكثر فعالية في الاتصال |
| Kimi, doktorunun tarafsız olmasını ve onlara ödeme yapanlara değil kanıta ve bilime dayalı kararlar aldığından emin olmak istiyor. | TED | والبعض أراد أن يتأكد من أن طبيبهم غير متحيّز ويتخذ قرارته بناءً على الدليل والعلم، وليس بناءً على من يدفع له. |
| Küçük ama giderek önem kazanan bir dizi kanıta göre bu, depresyon ve anksiyetede gerçek ve anlamlı düşüşler yaşatabilir. | TED | وتوجد أدلة قليلة ولكنها تزداد تدريجيًا، على أن هذا المنهج بإمكانه إحداث انخفاض حقيقي وملموس في نِسَب الاكتئاب والقلق. |
| Angela, güzel bir çizimden daha fazla kanıta ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنجيلا, أنا بحاجة لدليل أكثرمن مجرد هذا الرسم |
| Tanrı kalbini imanla doldurduğunda kanıta ihtiyacın olmaz. | Open Subtitles | لا تحتاج إلى إثبات عندما يمليء الرب قلبك بالإيمان |
| Önce kanıta ihtiyacım var, sağlam bir kanıta. | Open Subtitles | أنا بحاجة إلى إثبات أولاً، دليلاً قاطعاً |
| Gerek yok. Burada neler döndüğüne dair bir kanıta ihtiyacım yok. | Open Subtitles | لن يكون هذا ضروريّاً لا أحتاج إثباتاً لمعرفة ما يدور هنا |
| Mahkemede iç güdü geçmez. kanıta ihtiyacımız var. | Open Subtitles | الاحساس لن ينفع فى المحكمه نحن نحتاج الى بعض الادله |
| Tolstoy gibi, zekice hikayeleri nasıl anlatacağını biliyorsun. Ama kanıta ihtiyacın var. | Open Subtitles | مثل تولستوي تعرف كيف تروي قصصا لكنك تحتاج الى برهان |
| Rahatlayıp biraz beklersen doğruca o aradığın kanıta götürüleceğiz. | Open Subtitles | هل لديكَ دليل؟ الإسترخاء ، والإنتظار لبعض الوقت وسنأخذه قريباً بشكل مباشر لإثبات دليلكِ |
| Kardeşinin serbest kalmasını istiyorsan kanıta ihtiyacım var ve bu kanıtı sen bulmamalısın. | Open Subtitles | إذا أردت أن أطلق سراح أخوك يجب أن يكون هناك دلائل, وهذه الدلائل لا يجب أن يأتي من طرفك |
| Tamam, dinle beni, cidden inanılmaz güçlü ve karşı konulamaz bir tür kanıta ihtiyacım var. | Open Subtitles | حسناً، اسمعي. أنا بحاجة ماسة لقطعة دليلٍ دامغة للغاية |
| Suçlamak yeterliyse, kimin kanıta ihtiyacı olur ki? | Open Subtitles | لكن من يحتاج لأدلة عندما تكون الإتهامات وحدها كافية؟ |
| Gerçekten yaşadığına inanmanız için bir kanıta ihtiyacınız var. | Open Subtitles | تحتاجين إلى دليل تحتاجين إلى نوع من البراهين هذا حقيقي بأنه موجود حقا |