| Yüzümüzün derisinin altında zengin bir kan damarı ağı olduğunu biliyoruz. | TED | ونحن نعلمُ أن تحت بشرة الوجه لدينا، هناك شبكة غنية من الأوعية الدموية. |
| Pankreas tümöründe çok az kan damarı vardır. | TED | للأورام السرطانية في البنكرياس عدد قليل جداَ من الأوعية الدموية. |
| İşte böyle görünüyor. Yüzlerce kan damarı, yaranın ortasında büyüyor. | TED | وهذا هو ما تبدو عليه في الحقيقة. مئات من الأوعية الدموية تنمو جميعها و تتجه إلى منتصف الجرح. |
| Aşırı iç kanamayla, çevresel atardamarlar küçülür, bu yüzden kan damarı bulmak daha da imkansızdır. | Open Subtitles | النزيف الحاد يضيق بالأوعية المحيطة وهذا يصعب العثور على الأوعية الدموية |
| Acilen damardan enfüzyon verilmeli, ama kan damarı belirgin olmadığı için, enfüzyonu kemik iliğinden vermeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن ننقل دماً بأسرع وقت لا يمكنني رؤية الأوعية الدموية لنقل دم للعمود الفقري |
| Kan damarlarını dikmek için, günümüzde halen kullanılmakta olan bir teknoloji geliştirdi. Ve günümüzde bizim kullandığımız bazı kan damarı aslında Alexis tarafından tasarlanmıştı. | TED | ولقد ابتكر بالفعل بعض الوسائل التكنولوجية المستخدمة اليوم في خياطة الأوعية الدموية. وفي الواقع، بعض مخططات الاوعية الدموية التي نستخدمها اليوم، صممها اليكسيس. |
| Burada pek çok kan damarı bulunur | TED | لدينا الكثير من الأوعية الدموية هناك. |
| Bu damarsal etkiler kan damarı duvarlarında kalınlaşmaya yol açıyor ve trombosit yapışkanlığını artırıyor, sonra da pıhtı oluşma ihtimalini yükselterek kalp krizini ve felci tetikliyor. | TED | هذه التأثيرات الوعائية تؤدي إلى زيادة سمك جدران الأوعية الدموية وزيادة لزوجة الصفائح الدموية، مما يزيد من فرص حدوث الجلطات التي تؤدي إلى حدوث أزمات قلبية وسكتات دماغية. |
| kan damarı patladığında, hemoglobin derinin katmanlarına kanı temizlemek için yayılır demiri ve diğer proteinleri yıkmak için vücut beyaz kan hücrelerini yollar. | Open Subtitles | {\pos(192,230)}حينما تنبثق الأوعية الدموية فيتسرّب (الهيموغلوبين) إلى طبقات جلدكَ لتطهيرها. فيُرسل الجسد عناقيد كُرات الدمّ البيضاء لتفتيت الحديد، و البروتينات الأخرى. |