| Polis katili onu öldürmeyi denemiş. Çocuğun biri atlamış, kapüşonlu biri. | Open Subtitles | قاتل الشرطيين باغتها في قتالٍ، و تدخل طفلٌ ذو قلنسوة. |
| Evet, sürücü kapüşonlu giyen beyaz bir erkek. | Open Subtitles | نعم، السائق أبيض ذكر يرتدي رداء ذو قلنسوة |
| kapüşonlu sweatshirt, kot ve spor ayakkabı giyiyordu. Hepsi de siyahtı. | Open Subtitles | كان يرتدي قلنسوة و قميص و بنطال جينز و حذاء كله باللون الأسود |
| kapüşonlu adam polise yumruk attı ve polis altı metre geriye uçtu. | Open Subtitles | قام المجرم ذو القلنسوة بلكم الشرطي وطار إلى الخلف حوالي 6 أمتار, |
| Eğer tişörtler düşündüğüm gibi satarsa size kapüşonlu sweatshirt siparişi verebilirim. | Open Subtitles | إذا بيعت قمصانكم مبيعاً جيّداً فأريد تكملة الطلبية ببعض القلنسوات |
| kapüşonlu, Arrow... Green Arrow hepsi oydu. | Open Subtitles | المقلنس و(السهم) و(السهم الأخضر) جميعهم هو. |
| Siyah şapkalı ve kapüşonlu siyah deri ceketi var | Open Subtitles | يرتدي قبعة سوداء، سترة جلدية سوداء و قلنسوة. |
| kapüşonlu bir adam gördüğümü söyledim zaten. | Open Subtitles | سبق لي أن قلت لهم رأيت الرجل في هوديي. أوه؟ |
| kapüşonlu bir adam bana adres sordu. | Open Subtitles | سائقها المرتدي قلنسوة سألني عن الإتجاهات |
| kapüşonlu bir adamdı, yüzünü görmek zordu. | Open Subtitles | حجزها رجل يرتدي قلنسوة لذا كان من الصعب تمييز وجهه |
| Hayır, kapüşonlu bir... | Open Subtitles | حقاً. لا انه يرتدي قلنسوة لاتخبريها بذلك |
| Üzerinde gri ve mavi kapüşonlu var. Altında siyah bir şeyler var. | Open Subtitles | يرتدي سترة ذات قلنسوة لونها أزرق ورمادي وسروال رياضي أسود |
| Güvenlik görevlisi ayağa kalkmış, o sırada kapüşonlu ve şapkalı adam da, arkasından gelmiş. | Open Subtitles | وصل الحارس مباشرة بعد هروب رجل يرتدي قلنسوة |
| kapüşonlu adam polise yumruk attı ve polis altı metre geriye uçtu. | Open Subtitles | قام المجرم ذو القلنسوة بلكم الشرطي وطار إلى الخلف حوالي 6 أمتار, |
| Halüsinasyon görüyorum çünkü o kırmızı kapüşonlu şerefsiz zihnime fikirler soktu. | Open Subtitles | أنا أهلوس لأن ذلك الوغد صاحب القلنسوة الحمراء يضع أفكاراً برأسي |
| Peki ya gördüğü o kapüşonlu şeyler de ne? | Open Subtitles | ماذا عن هذه القلنسوات التي اصبحت تراهن |
| - Evet, ona kapüşonlu diyoruz. Bir tür kanunsuz. | Open Subtitles | أجل، ندعوه بـ (المقلنس)، إنه مقتص من نوع ما. |
| Kız polislere katilin kapüşonlu bir beyaz olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | أخبرت الشرطة أن مطبق النار كان شابا أبيضا يرتدي قبعة |
| Peki kapüşonlu bu adamın neyi vardı da kontrol etmek istedin? | Open Subtitles | وذلك ما كان حول هذا الرجل في هوديي التي جعلت كنت تريد أن تحقق له للخروج؟ |
| Ormana doğru kaçan kapüşonlu bir adam görmüş. | Open Subtitles | لقد رأى رجلاً يرتدي غطاءً يدخل إلى الأدغال. |
| kapüşonlu dev gibi bir zenciye doğrudan ateş ediyorlar adam herkesi tokat manyağı yapıyor ama biri bile ölmüyor mu? | Open Subtitles | رجل أسود ضخم يلبس قميصاً وقلنسوة يتلقى طلقات مباشرة , ويصفع ويلكم ويجرجر الناس في الأرجاء ولا يقتل أحداً؟ |
| kapüşonlu giyiyordu. Tek hatırladığım bir çift siyah botun bana doğru geldiği. | Open Subtitles | كان يرتدي غطاء للرأس ، كل ما أتذكره خطى الحذائين السوداوين قادمين تجاهي. |
| kapüşonlu ceket kot pantolon, eldiven, şu maske. | Open Subtitles | معطفٌ بقلنسوة بنطالٌ جينز و قفازٌ و ذاك القناع |
| kapüşonlu ceket giyen bir adam yangın merdivenlerindeki güvenlik kameralarını sprey boyayla boyamış. | Open Subtitles | رجل يرتدي سترة بقبعة دخل من سلم الخدمة وغطّى العدسات بطلاء الرذاذ |
| - Declan. Plajda gördüğünüz o kapüşonlu kişiyi dikkatlice düşünmeni istiyorum. | Open Subtitles | (ديكلان)، أريد منك التفكير بتمعن في الشخص ذي الغطاء الذي رأيتماه عند الشاطئ. |