| Kazağı mezarın üstüne düzgünce katlanmıştı... sonra arabaya geri döndü... ve kapı kolundaki çengeli kaldırdı... çünkü sesler evin içinden geliyordu. | Open Subtitles | سترته كانت مطوية على القبر وعدنا إلى السيارة وكان الخطاف متعلق على مقبض الباب |
| Anlaşılan, "kapı kolundaki çorap" durumunun anlamını bilmiyorlar. | Open Subtitles | من الواضح أنهم لا يعرفون ماذا يعني وضع الجوارب على مقبض الباب |
| kapı kolundaki kimin kanı? | Open Subtitles | لمن الدم على مقبض الباب ؟ لقد فحصناه |
| Bu da Bay Stark'ın çok sevdiği ve kapı kolundaki çorap olarak adlandırdığı şey. | Open Subtitles | وهذا ما يشير إليه السيد (ستارك) بحنان ...كـ جوربه على مقبض الباب |