| Amcam, kaleler terk edilirken, kapıların buz ve taşla mühürlendiğini söylerdi. | Open Subtitles | عمي قال أن البوابات تم غلقها بالثلج والصخور. عندما أخليت القِلاع |
| Ve iki buçuk metre kar vardı ama yine de beyazlığın içinde kaybolmuş kapıların ardındaki büyük evler seçilebiliyordu. | Open Subtitles | وكان ارتفاع الثلج مترين، ولكن كان يمكن أن نتبين الكثير من المنازل الكبيرة الغارقة في الثلوج خلف البوابات الكبيرة. |
| Birkaç hafta önce burada kapıların benim için açılacağını söylemiştin. | Open Subtitles | منذ أسبوعين ، كُنت واقفاً هنا وأنت أخبرتني أن البوابات سوف تفتح ليّ |
| kapıların kilitlenmesi hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | اننى فقط أكره الابواب الموصدا فى هذا البيت |
| kapıların kilitlenmesi hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | اننى فقط أكره الابواب الموصدا فى هذا البيت |
| Ve üçüncü olarak dondurulmuş gıdaları LED ışıklandırmalı kapıların arkasına yerleştirdiler. | TED | وثالثا ، وضعوا البضائع المجمدة خلف أبواب مغلقة باضاءة الكترونية. |
| Sanırım 30-40 kişi tahliye işlemi esnasında su geçirmez kapıların kapanması sırasında içeride mahzur kaldı. | Open Subtitles | نُخمّنُ انهم من 30 إلى 40 شخص كَانتْ في عمليةِ الاخلاء عندما بوابات الأمان المضادة للماء أَخّرتَ خروجُهم بشكل مؤقت |
| Motoru iyi ama kapıların yarısı açılmıyor. | Open Subtitles | تحظى بمحرك دقيق، لكن نصف البوابات لن تفتح. |
| Meksika 'ya geçme umudu kapıların önünde son buldu. | Open Subtitles | هؤلاء الناس قدموا بأمل العبور إلى المكسيك و قابلتهم البوابات المغلقة |
| Bu CBP ye girmeniz için bir kimlik kartı. kapıların diğer tarafında. | Open Subtitles | هذه شارة هوية لك للدخول إلى الـجمارك، بعد تلك البوابات |
| Bu CBP ye girmeniz için bir kimlik kartı. kapıların diğer tarafında. | Open Subtitles | هذه شارة هوية لك للدخول إلى الـجمارك، بعد تلك البوابات |
| Sular ulaşmadan kapıların açılması gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن تنزل الحواجز قبل أن تصلهم المياه القادمة من البوابات |
| Akşamları biri hariç bütün kapıların kilitlendiğini biliyor muydunuz? | Open Subtitles | هل تعلمون أن كل البوابات مغلقة ما عدا واحدة؟ |
| Kızın buraya geldiği andan bu sabah dokuza kadarki süre zarfında kapıların dışında bulunan herkesin adını istiyorum. | Open Subtitles | أريد قائمة بكل من خرج من البوابات منذ أن وصلت هنا في التاسعة بهذا الصباح |
| Tamam, şimdi, bütün pencerelerin ve kapıların kapalı olduğundan emin ol. | Open Subtitles | والان تاكد من اغلاق جميع الابواب والنوافذ |
| kapıların açılmaması benim suçum değil. | Open Subtitles | لااستطيع المساعدة في هذا هذخ الابواب لاتفتح |
| Pekâlâ, kapıların çoğunda alarm olduğu iddia ediliyor ama yok. | Open Subtitles | حسناً هناك الكثير من الابواب التى من المفترض أن تكون مزودة بجهاز تحذير ولكنها ليست كذلك |
| Mahkûmları, kelepçe delikleri olan çelik kapıların ardına koyduk ki dizginleyebilelim ve yemek verebilelim. | TED | نضع المساجين في زنزانات خلف أبواب صلبة مع منافذ صغيرة تمكننا من السيطرة عليهم وإطعامهم. |
| Ve dünya yokolduğunda, tüm sonsuzluk boyunca kapıların dışında oturmak zorunda kalacaklar. | Open Subtitles | وعندما ينتهى العالم سيطردون خارج أبواب السماء .. سيمنعو من الدخول |
| Ve bunlar sabırlı, kapıların açılmasını bekliyorlar. | Open Subtitles | و هناك من هم غير صبورين و يريدون فتح بوابات الفيضان |
| Bu o kadar çabuk olacak ki, kapıların daha açılmadan kapanacak. | Open Subtitles | ستغلق أبوابك بشكل سريع جداً قبل أنْ تُفتح حتى. |
| kapıların açılmasına 5 dakika Salonu açmayın. | Open Subtitles | ـ سنفتح الصالة بعد خمسة دقائق ـ لا تفتحوا الصالة |
| Zaten kaza falan olursa, kapıların o kadar inceki, hemencecik keserler. | Open Subtitles | لأنك لو أصطدمت بها، الأبواب رفيعة سيقومون بقصها لإخراجك في لحظة. |
| kapıların dışına çıkıyorum. İlgilenmem gereken bir durum var. | Open Subtitles | سوف أحظى بجولةٍ على الطَّريقِ شيء يَجِبُ أنْ أعْتني بِه |