| Biz tüm bu karışıklığa karşı olan çözümün bir parçasıyız. | Open Subtitles | نحن.. نحن جزءٌ من الحل في خضمّ كل هذه الفوضى |
| Onu bu karışıklığa ben sokmuş olsam da belki çıkarmanın bir yolunu bulabilirim. | Open Subtitles | لو لم ادخلها في هذه الفوضى ربما كان يمكنني ان اخرجها من الفوضى. |
| Hayır. Bu karışıklığa beraber girdik. Sen kalıyorsan, ben de kalıyorum. | Open Subtitles | لا، أنا من وضعنا في هذه الفوضى إذا بقيت، سأبقى أنا أيضاً |
| Kontrol Noktasından geçmemizi sağlayan karışıklığa müteşekkirim. | Open Subtitles | يكفي أننا تجاوزنا مركز التفتيش وسط الفوضى. |
| Sorumlu kişileri bulup kaydımızı yaptıracağız ve sonra da bu karışıklığa bir çözüm bulacağız. | Open Subtitles | توقّف، أنظر، سنبحث عن الناس فقط ثم نخطط للاقامة ونزيل هذه الفوضى |
| Dengedeki ufacık bir değişikliğin, atom seviyesi üzerinde bile ne kadar karışıklığa neden olabileceğini fark etmek önemli. | Open Subtitles | من المهم الادراك كيفية حصول التغيير البسيط في الميزان وحتى في مستوى الذرة يمكن ان تحصل الفوضى |
| İşte bu tarz bir düşünce bizi bu karışıklığa soktu. | Open Subtitles | هو ذلك نوعِ تَفْكير حَصلتْ علينا إلى هذه الفوضى. |
| Bu da karışıklığa, ölümlere ve savaşlara yol açacaktır. | Open Subtitles | و تكون النتيجة هى الفوضى الشاملة و الموت المحتم و ربما الحرب كذلك |
| Onun yerine, seninle konuşup diğer iyi polislerin bu karışıklığa sokmayız, değil mi? | Open Subtitles | أنا أفضّل التكلم مباشرة معك , و تجنّب إدخال الشرطة الصالحين بهذه الفوضى , أليس كذلك ؟ |
| Devam et! Şimdi, şu yaptığın karışıklığa bak! | Open Subtitles | تفضل , الآن انظر إلى الفوضى التي أحدثتها |
| Buradaki karışıklığa bakarsak sanırım haklılar. | Open Subtitles | انطلاقا من هذه الفوضى هنا اعتقد انهم على حق |
| Tatlı kızını da bu karışıklığa bulaştırmana gerek yok. | Open Subtitles | لا توجد حاجة لجرّ ابنتك الصغيرة الجميلة إلى هذه الفوضى ليس ثانية |
| Sen bizi bu karışıklığa sokmasaydın sahte kavgaya bile ihtiyacımız olmazdı. | Open Subtitles | لم نكن نحتاج للشجار الوهمي أصلاً لو لم تجلب لنا هذه الفوضى |
| Federal Araştırma Bürosu adına seni bu karışıklığa bulaştırdığım için özür dilerim. | Open Subtitles | نيابة عن مكتب التحقيقات الفيدرالي، أعتذر عن توريطك في هذه الفوضى. |
| Onun için hiçbir şey yapmayan ülkemi suçluyorum ve kendini bu karışıklığa soktuğu için eşimi suçluyorum. | Open Subtitles | وضعتُ اللوم على بلدي التي لم تفعل شيئًا لها. وضعتُاللومعلىزوجتيالتي أوقعت نفسها في هذه الفوضى. |
| İnatçıyımdır. Senle ya da sensiz bu karışıklığa zaten bulaşırdım. | Open Subtitles | إنّي عنيد، وكنت سأهوي لهذه الفوضى بك أو بدونك. |
| Seni tüm bu karışıklığa o soktu. | Open Subtitles | انه الشخص الذي اوقعك في هذه الفوضى في المقام الاول |
| Bu karışıklığa daha çok katlanamayacağım. | Open Subtitles | أنا لا أتلقى الكثير من الدلالات وسط هذه الفوضى |
| Nasıl bir karışıklığa sebep olduğunu bilemezsin. | Open Subtitles | أنّك لا تدرك ما نوع الفوضى التي تسببت بها هنا. |
| Tüm bu karışıklığa ben sebep oldum. | Open Subtitles | أنا التى تسببت فى كل هذه الفوضى |
| Kafamdaki karışıklığa yeni bir boyut eklediğin için sağol. | Open Subtitles | -نعم .. أشكرك على إثقالي بمزيد من الحيرة |