| Senin yapacağın şey ise eve gidip polisin işine karışmayı kesmek olacak. | Open Subtitles | ما الذي ستفعله أنت، ستعود للمنزل وتتوقف عن التدخل في عمل الشرطة |
| Genellikle, insanların işine karışmayı sevmem. | Open Subtitles | عموما افضل عدم التدخل في الامور الشخصية للاخرين |
| Anne, sadece işlerime karışmayı kesmeni istiyorum. | Open Subtitles | أتمنى فقط يا أمي أن تكفي عن التدخل |
| Ne olursa olsun asla karışmayı düşünmüyorum. | Open Subtitles | لم أفكر أن أتدخل معها بأي حال من الأحوال |
| Başka insanların işlerine karışmayı sevmem ama kararlarınızı engelliyor bence bu. | Open Subtitles | أرأيتم ، أنا لا أحب أن أتدخل .. أتدخل في أمور الناس ولكن يبدو ان هذا الأمر . ؤثر على حكمك |
| - Vali, Yahudi işlerine karışmayı ilke edindi. | Open Subtitles | حسنا، محافظ يجعل نقطة من التورط في الشؤون اليهودية. |
| - İşe karışmayı reddediyorlar. | Open Subtitles | -انهم يرفضون التورط فى الامر مباشره |
| Ama yine de saklanmayı, veya aranıza karışmayı seçiyor. | Open Subtitles | رغم ذلك إنها أختارت الأختباء أو فقط الأختلاط مع بقيتكم |
| Senin aşk hayatına karışmayı bıraktık. | Open Subtitles | نحن سنتوقف عن التدخل في حياتك العاطفيه |
| Johnny'i duydun. karışmayı bırak. İşi iptal edebilir. | Open Subtitles | لقد سمعتى(جونى)ِ كفى عن التدخل وإلا سيلغى الأمر |
| İşime karışmayı kes! | Open Subtitles | توقفي عن التدخل |
| Plana karışmayı bırakırsan sana zarar vermem. | Open Subtitles | اذا توقفت من التدخل بالخطة |
| Ama ben karışmayı düşünmüyorum. | Open Subtitles | و لكنني لن أتدخل في هذا الأمر |
| - İşlerime karışmayı istemezsin. | Open Subtitles | أنتِ لا تريدى التورط فى عملى |
| Ben buna karışmayı hiç istemedim. | Open Subtitles | ولم اود حقاً التورط فى ذلك. |
| Ama yine de saklanmayı, veya aranıza karışmayı seçiyor. | Open Subtitles | رغم ذلك إنها أختارت الأختباء أو فقط الأختلاط مع بقيتكم |