| Sen işleri karıştırmaya devam edersen bu asla olmayacak. | Open Subtitles | وهذا لَنْ يَحْدثَ حتى تَتوقّفُ عن العبث بأعمالهم؟ |
| Kafamı karıştırmaya çalıştığınızı biliyorum ama başaramayacaksınız. | Open Subtitles | أعلّم أنكما تحاولان العبث بأعصابي، ولكن الأمر لن ينجح |
| Ama sanki biri onun kafasını karıştırmaya çalışıyor gibiydi. | Open Subtitles | قد جعلوا ذلك يبدو كأنّ أحدهم يعبث برأسها كما تعلمون. |
| O yüzden kafamı karıştırmaya çalışma ve gerçeği çarpıtmaya çalışma. | Open Subtitles | لذلك, أرجوك توقف عن تشويشي وتوقف عن التخلخل بالحقيقة. |
| Hey, sadece karıştırmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | . فقط حاول أن أخلط الأمور ، نخبكم |
| Hazırlamaya başladım herşey kara bir deliğe düşüyormuş gibi geliyordu ama şacımı karıştırmaya devam ettim. | TED | فبدأت الخلط وشعرت ان كل شيء يقع من يدي .. وبدأت تختلط الامور علي .. ولكني استمريت بذلك .. |
| Son günlerde hiç uyuyamadım. Her sabah uyanıyorum ve annem eşyalarımı karıştırmaya başlıyor. | Open Subtitles | أستيقظ وأجد أمي تفتش في أغراضي |
| İş hayatımla özel hayatımı birbirine karıştırmaya bir son vermeliyim. | Open Subtitles | أحتاج لأن أتوقف عن خلط حياتي الشخصية مع حياتي المهنية |
| Buna dayanmak için kolama içki karıştırmaya devam edeyim diye mi? Bunlar için mi? | Open Subtitles | املأ الكوكا كولا بالبوربون حتى أستطيع شربها ، هل ستعيد الى ذلك ؟ |
| Kafanı karıştırmaya çalışıyor, hayatım. | Open Subtitles | إنـّه يحاول العبث برأسكِ، يا عزيزتي. |
| Bir düşünün. Aklımızı karıştırmaya çalışıyorlar sadece. | Open Subtitles | إنهم يحاولون العبث بعقولنا فحسب. |
| Ben buldum. Will, kafamızı karıştırmaya çalışıyor. Bağlantım bekliyor. | Open Subtitles | أنا وجدتها، (ويل) إنهُ يريد العبث بنا زميلي ينتظر |
| Lux taşındığında şu aptal maymun özel hayatımızı karıştırmaya başladığında bütün bunlara katlandım. | Open Subtitles | عندما إنتقلت لاكس عند ذلك ، القرد الأبكم ، بيز ، بدأ يعبث بحياتنا الشخصية والإجتماعية |
| Sadece kafanı karıştırmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | كان يعبث بتفكيركَ فحسب |
| Dinleme onu Terry. Kafanı karıştırmaya çalışıyor. | Open Subtitles | لا تنصت إليه يا (تيري)، إنه يعبث بتفكيرك فحسب. |
| Kafamı karıştırmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | أنت تحاول تشويشي |
| Kafamı karıştırmaya çalışma. | Open Subtitles | البعض منه لا تحاول تشويشي |
| Jim, şansım gayet iyi gidiyordu bu yüzden işleri biraz karıştırmaya karar verdim. | Open Subtitles | (جيم) ، كانت الليالي تتوالى بالتعرف على الفتيات لذا قررت أن أخلط بعض الأشياء قليلاً {n5} "الليلة الثالثة" |
| Pek emin değilim artık ama hiçbir şey olmayacağımızı düşünmeye başladım eğer işi ve eğlenceyi birbirine karıştırmaya devam edersek. | Open Subtitles | لستُ مُتأكّداً بعد الآن، لكن بدأت أعتقد أنّهلنتتطوّرعِلاقتنا.. إن استمررتِ في الخلط بين العمل والمُتعة. |
| Benim eşyalarımı karıştırmaya hiç hakkın yoktu! | Open Subtitles | لا يحق لك أن تفتش أغراضي |
| İşi, zevkle karıştırmaya aldırmıyorsundur umarım. | Open Subtitles | بما انكِ لاتمانعين في خلط العمل مع المتعة |
| Buna dayanmak için kolama içki karıştırmaya devam edeyim diye mi? Bunlar için mi? | Open Subtitles | املأ الكوكا كولا بالبوربون حتى أستطيع شربها ، هل ستعيد الى ذلك ؟ |
| Kafamı karıştırmaya çalışıyor. | Open Subtitles | هي دخلت الى رأسي |
| Meyveyi çırpılmış hamura ekleyin ve karıştırmaya devam edin. | Open Subtitles | أضيفي الفواكه إلى الزبدة المخفوقة و حافظي على التحريك. |
| Sen neden bahsediyorsun Ramon? Kafamı karıştırmaya çalışma. | Open Subtitles | ما الذي تقوله رامون لا تربكني |
| Eğer kafamı karıştırmaya çalışıyorsan, harika bir iş başarıyorsun. | Open Subtitles | حسناً ، إذا كنت تحاولين أن تربكيني انتتفعلينعملاًجيداً. |