| Emeklerinin karşılığını tam olarak verebilecek bir tarafta yer alabilirsin. | Open Subtitles | ربما تفضل ان تكون في الجانب الذي يدفع مقابل جهودك |
| Ve kurbanlar başka bir bilgi edinemezler, ödedikleri paranın karşılığını alamazlar. | TED | أنهم لا يحصلون على أي معلومات، أنهم لا يحصلون على أي قيمة مقابل ما ينفقون. |
| Naçizane teşekkür ederim, ekselansları ancak... söylemek zorundayım ki yaptığınız iyiliğin karşılığını ülkeme karşı düşmanca bir fiil yaparak ödeyecek değilim. | Open Subtitles | أشكرك بكل تواضع يا صاحب الجلالة، لكنني ملتزم بإبلاغك بإنني لا استطيع رد جميلكم بأي عمل عدائي ضد بلادي |
| Onlara istediğini verirsen karşılığını çok güzel alırsın. | Open Subtitles | وإذا أعطيتهم ذلك فستحصل على الكثير بالمقابل |
| Belki sen de onun sana gösterdiği nezaketin karşılığını vermek istersin. | Open Subtitles | ربما تشعر أنك كنت ترغب في أن ترد له عطفه عليك |
| İspanya karşılığını fazlasıyla vereceğini söyleyerek isteğini en saygılı şekilde belirtiyor. | Open Subtitles | انه يطلب هذا بكل أحترام لان اسبانيا تطعى الكثير فى المقابل |
| Eğer bana inanacak kadar büyüdüysen en azından ben de karşılığını böyle vermeliyim. | Open Subtitles | .. أعني، إن ما نضجت كفاية للوثوق بيّ فأقل ما يمكنني فعله هو ردّ الصنيع |
| Bolivya'da paranın karşılığını daha iyi alıyorsun. | Open Subtitles | فى بوليفيا تحصل على أشياء أكثر مقابل أموالك لقد تأكدت من هذا |
| Paranın karşılığını vermeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نحاول توفير الجودة مقابل ما يدفع لنا |
| Ama iş bittiğinde karşılığını alacağız. | Open Subtitles | ولكن عندما ينتهي هذا سوف نحصل على مقابل مجز |
| Bu gün adamlarıma iltifat ettiniz efendim. karşılığını ödemek isterim. | Open Subtitles | لقد جاملت رجالنا اليوم يا سيدي و أنا ارغب في رد الجميل |
| Kalmama izin verdiğiniz için sağ olun. karşılığını nasıl öderim, bilmem. | Open Subtitles | شكراً للسماح لي بالبقاء، لا أعرف كيف يمكنني رد الجميل |
| Ve evet belki kırk yılda bir bu iyiliklerin karşılığını istedim ve siz buna kontrol mü diyorsunuz? | Open Subtitles | و أجل ربما أطلب المعروف بالمقابل مرة بالعمر |
| Kocası kerevit için ölüyormuş. karşılığını ödeyecekler tabii! | Open Subtitles | زوجها يقوم بالغطس لإلتقاط جراد البحر, إذاً هـذا ما ستدفعه بالمقابل. |
| Size özgürlüğünüzü sunmaktan başka bir şey yapmadı. karşılığını böyle mi ödüyorsun? | Open Subtitles | لم يفعل لك شيء سوى أن عرض عليك الحرية، وهكذا ترد جميله؟ |
| Bugüne kadar Afrika'ya birşeyler veren her kim olduysa karşılığını ziyadesiyle almıştır. | TED | أي شخص أعطي شئ لافريقيا أخذ أشياء أكثر في المقابل. |
| Bize yardımı dokunmuştu. Şimdi karşılığını istiyor. | Open Subtitles | لقد ساعدنا في الماضي وتريد الآن ردّ الجميل |
| Varlığım, sonunda karşılığını vermeye başlamış bir aile yatırımından geliyor. | Open Subtitles | حظّي نتيجةٌ لاستثمارٍ عائليّ بدأ يؤتي ثماره أخيراً |
| Hiç kimse işini kaybetmedi ve herkes çalıştığı işin karşılığını aldı. | TED | لم يفقد أحد وظيفته، وتمت مكافأة الجميع على العمل الذي أنجزوه. |
| Pekala sen dürüst oldun ben de iyiliğinin karşılığını vereceğim. | Open Subtitles | حسنًا، لقد كنتِ صريحة، لذا سأقوم بردّ المعروف. |
| Hayır, bu dev beni öldürmeye çalıştı. İyiliğinin karşılığını vermeliyim. | Open Subtitles | لا، حاول هذا الغول قتلي ويجب أنْ أردّ له الصنيع |
| Bu iyiliğinin karşılığını üç sefer ödedim. | Open Subtitles | لقد رددت لك ذلك الدين في ثلاث مرات مختلفة. |
| Bu küçük iyilik sahiden de karşılığını bulacaktır. | Open Subtitles | لقد أعطت هذه اللفتة الصغيرة من اللطف ثمارها حقًا |
| Paralarının karşılığını niye vermeyelim? | Open Subtitles | لماذا لا نحاول فحسب أن نرد إليهم ثمن أموالهم |
| ve o atı geri almak ona karşılığını ödememin tek yolu. | Open Subtitles | وإحضار ذلك الخيل كانت ..هي الطريقة الوحيدة التي رأيتها ..لأرد فيها له الجميل |
| Ömür boyu harcadığım emeğin karşılığını gördüğünüzde ne yapacağınızı merak ediyorum. | Open Subtitles | أريد رؤية الإبتسامة على وجوهكم حين أقاسمكم ثمار سنوات من الكدح |