| Hapisle karşılaştırılamaz, biliyorum ama... anlayabiliyorum... ve bunu seninle paylaşabilirim. | Open Subtitles | وأعلم أن هذا لا يقارن بمعاناتك فى السجن ولكن يمكنني أن أتفهم ويمكنني أن أشاركك هذا |
| "Düşesler içinde karşılaştırılamaz bir güzellik ve kişilikte" olduğunu yazıyor. | Open Subtitles | :لقد كتب ليس هناك من قد يقارن بالدوقة سواء في الجمال أم في الحسب |
| Şeytanın cehennemde yapacaklarıyla karşılaştırılamaz. | Open Subtitles | لا يقارن بما ستفعله بك الشياطين في الجحيم |
| Elbette ki birçoğu diyecektir ki hayvanların acısı Yahudilerin, kölelerin çektiği acıyla karşılaştırılamaz. | Open Subtitles | على الرغم من أن البعض سوف يقول أن معاناة الحيوانات ربما لا تقارن |
| Silah kaçakçılığı işin ne kadar başarılı olursa olsun bu kötü çocukla karşılaştırılamaz bile. | Open Subtitles | بغض النظر عن نجاح أعمالك في تجارة السلاح إنها لا تقارن بهذه الخطوة الضخمة |
| WASP'ın "Hayvan gibi sikerim" şarkısıyla karşılaştırılamaz bile. | Open Subtitles | لا يمكن مقارنة مع "أنا الملاعين مثل الوحش" WASP. |
| Zihnimde gördüğüm tüm kötülükler... ..içime koyduğun şeyler, senin içinde gördüklerimle karşılaştırılamaz. | Open Subtitles | كُلّ الشرّ رَأيتُ في ذاكرتي، لا شيء زرعته في داخلي بالمقارنة مع ما أراه بك. |
| Sonuçlar dünyayı kaybetmekle karşılaştırılamaz bile. | Open Subtitles | الضحايا ليسوا شيئاً يقارن بفقدان الكوكب كاملاً. |
| Büyü. Fakat bildiği şeylerin tümü, bunun içindeki güç ile karşılaştırılamaz bile. | Open Subtitles | سحر، لكن كل ما يعلمه لا يقارن بما في هذه التعويذة |
| Altın dolu bir sandık,güzel bir kadın ile karşılaştırılamaz. | Open Subtitles | لا يمكن لصندوق ذهب أنْ يقارن بجمال امرأة |
| Hayatımdaki hiçbir şey bununla karşılaştırılamaz. | Open Subtitles | لا شيء في حياتي يمكن أن يقارن بهذا |
| "Tek başıma yapabileceğim şeyler o yanımdayken yapabileceğim şeyler ile karşılaştırılamaz bile." | Open Subtitles | "أعلم أنّ ما يمكنني تحقيقه لوحدي "لا يقارن بين ما يمكننا تحقيقه معاً |
| Hiç birşey onun ailesinden korkmasıyla karşılaştırılamaz. | Open Subtitles | لا شيء يقارن لكيفية خوفه من والديه |
| Ağrıyla karşılaştırılamaz bile. | Open Subtitles | و لكنه لا يقارن بالألم الذي أشعر به |
| Tabii bu Elian'ın kokteylime yaptığıyla karşılaştırılamaz bile. | Open Subtitles | (لا شيء يقارن بما فعله (إليان لـ (سيبريز) خاصتى |
| - Benimki seninkiyle karşılaştırılamaz. İsmi neydi peki? | Open Subtitles | خسارتي لا تقارن بأي شكل منكِ ما أسمها ، إذاً؟ |
| Hiç bir dostluk Amy ile benim aramda olan şeyle karşılaştırılamaz. | Open Subtitles | ...انه ليس هناك علاقة فى الكون... ...يمكنها ان تقارن بعلاقتى... انا و إمى... |
| Oh, tatlım, onun hayatı seninki ile karşılaştırılamaz. | Open Subtitles | حبيبتي ، حياتها لا تقارن بحياتك |
| Bir değeri var ama orijinaliyle karşılaştırılamaz bile. | Open Subtitles | لها قيمة ما ولكنها لا تقارن بالأصلية |
| İçinde sakladığın şeyle hiçbir şey karşılaştırılamaz. | Open Subtitles | لا يمكن مقارنة أى شى بما هو مخبتئ لك |
| Sen ve ekibinin aldığı riskle karşılaştırılamaz bile. | Open Subtitles | انه لا شيء بالمقارنة مع الخطر في حالة تم أسركم |