| Benim kıçı kırık Max Buy maaşım bunları karşılamaz. | Open Subtitles | تعلمين، راتبي السخيف في ماكس باي لن يغطي تكاليف ذلك |
| Aslında memnuniyet tam olarak karşılamaz bunu. | Open Subtitles | في الحقبه السرور لا يغطي بالكامل |
| Sor ona. İçkimi karşılamaz o. | Open Subtitles | اسأليه هذا لن يغطي مصاريفي هنا |
| Başsavcı maaşı bunu karşılamaz. | Open Subtitles | و راتب مكتب النيابة لن يغطي مصاريفهم |
| Kötü haberleri pek hoş karşılamaz. | Open Subtitles | إنه ليس من النوع الذي يتقبل الأخبار السيئة بشكل بسيط. |
| İş dünyası böyle bir olayı hoş karşılamaz. | Open Subtitles | مجتمع الاعمال لا يتقبل هذا النوع من المواقف بشكل جيد |
| - O para bir aylık giderleri bile karşılamaz. | Open Subtitles | ذلك المال لم يغطي رهن العقار الشهري |
| Ve sigorta bunu karşılamaz. | Open Subtitles | وصليب ازرق لا يغطي هذا |
| Bu yemeğin parasını bile karşılamaz. | Open Subtitles | لن يغطي ثمن هذه الوجبة حتى. |
| Milan, onu bırakmamı güzel karşılamaz. | Open Subtitles | ميلان) لن يتقبل) إنشقاقي عنه بسهولة |