| Ve bak burada ne varmış. kara borsa bir kıyafete benziyor. | Open Subtitles | و إنظروا ما لدينا هنا، تبدو أنها ملابس من السوق السوداء |
| Ve bak burada ne varmış. kara borsa bir kıyafete benziyor. | Open Subtitles | و إنظروا ما لدينا هنا، تبدو أنها ملابس من السوق السوداء |
| LAPD'ye göre aynı sevkiyattan başka bir kara borsa silikon | Open Subtitles | فإن الأعضاء الزرعية الصدرية من السوق السوداء من نفس الشحنة |
| kara borsa ilaç satışı yapan biri hakkında ipucu buldum.. | Open Subtitles | حصلت على رجل يتعامل بالأدوية في السوق السوداء. قد يكون |
| Resnik, kara borsa için üretim yapan bir çip imalatçısından alımda bulundu. | Open Subtitles | ريسنيك أجرى الشراء من سوق سوداء لتصنيع الرقاق |
| Blake ve ben de durumu kara borsa açısından inceleyeceğiz. | Open Subtitles | و انا و بلايك سنحقق في نظرية السوق السوداء هنا |
| Tüm parasını kara borsa viski satan adama harcadı. | Open Subtitles | لقد أنفقتها على الشاب الذي يبيع الويسكي في السوق السوداء |
| kara borsa satışı yapalım diyorum. Üçüncü kişilerle. | Open Subtitles | أنا أقترح بيعها لطرف ثالث فى السوق السوداء |
| Evet. Şu kara borsa tavuklarından satmalıyız. | Open Subtitles | أجل، علينا أن نبدأ بالتعامل مع حيتان السوق السوداء |
| Ayrıca kara borsa simsarı olarak da rol almış. | Open Subtitles | حتى أنه تصرف بوصفه سمسار في السوق السوداء |
| Şey, ne yazık ki fazla zamanım yoktu ve kara borsa'da tek bulabildiğim şey buydu. | Open Subtitles | كنتُ مستعجلاً، كان هو الشيء الوحيد الذي استطعت إيجاده في السوق السوداء. |
| Adı, Tyler Brennen, bir kara borsa tüccarı. | Open Subtitles | إسمه تايلر برينان, تاجر في السوق السوداء. |
| "The kimberley Process" kara borsa elmaslarının bu veya diğer herhangi yasa dışı kaynaktan satın alımını ortaya çıkardı. | Open Subtitles | جلبت عملية كيمبرلي على ضوء أن شراء الماس في السوق السوداء من هذا أو أي مصدر آخر غير قانوني تؤيد صناعة |
| Hizbullah'a, kara borsa elektronik mallar sağladığından dolayı. | Open Subtitles | توصيل الالكترونيات في السوق السوداء لحزء الله |
| kara borsa silah satışı yapan bir grubu çökertmek için DOD'un reddettiği bir prototip kullandık. | Open Subtitles | كنا نقضي على الجماعات بتلفيق صفقات بيع أسلحة في السوق السوداء. بإستعمال نماذج لأسلحة رفضتها وزارة الدفاع الأمريكية. |
| kara borsa piyasası olunca tahmin edebiliyorum. | Open Subtitles | هذا و بعض تصرفات السوق السوداء كما أتصور |
| Son birkaç senedir kara borsa sanat eseri satışı birçok radikal örgütün sermayesi olarak kullanılıyor. | Open Subtitles | بيع للتحف في السوق السوداء يُستعمل في تمويل العديد مِن المُنظمات الراديكالية في السنوات القليلة الماضية |
| Evet, Avcı olup zengin müşterilere erişebilirsem kara borsa konusunda daha fazla bilgi edinebilirim. | Open Subtitles | أجل، فإذا غدوتُ صيّاداً في حراسة أحد الأغنياء، فسيتسنى لي ولوج السوق السوداء. |
| kara borsa kanı mı? Hadi be, bundan daha iyisin sen. En azından eskiden öyleydin. | Open Subtitles | سوق سوداء للدم ؟ هيا , أنت أفضل من هذا على الأقل أعتدت أنت أن تكون كذلك لا , لا تدخل هناك الدماء متعفنة |
| - kara borsa. İsim yok, izlenme yok. | Open Subtitles | سوق سوداء.لا أسماء و لا مراقبة لحركة البيع |
| kara borsa anahtar kelimelerini aradım teslimat yerlerine, suçlu danışman isimlerine baktım. | Open Subtitles | لقد تحققت من كلمات السر للسوق السوداء أماكن التسليم، أسماء المخبرين |
| Son zamanlarda Deep Net'te online kara borsa işlerini afişe etmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | وفي الآونةِ الأخيرة, كان يحاولُ .... إختراق السوقُ السوداء المباشرةِ على الشبكة والخفيّةُ عن محركاتُ البحث |