| Kültür yapmak zaman alır ve karaciğerinin fazla vakti yok. | Open Subtitles | نتائج الزرع تستغرق وقتا و كبده لم يتبقى فيه الكثير |
| karaciğerinin bir kısmını kurtarabilirsek en azından zaman kazandırmış oluruz. - Alex. | Open Subtitles | لأرى إن كان بوسعي إنقاذ كبده الحالي على الأقل ليعيش لبعض الوقت |
| karaciğerinin neden iflas ettiğini öğrenmeden seni nakil listesine koyamayız. | Open Subtitles | لا يمكننا وضعُكِ على قائمة طلب الزرع قبل أن نعرف سبب فشل كبدك |
| Yeah, demek istediğim, Nasıl söyleyebilirsin ki, karaciğerinin normalden daha büyük olduğunu? | Open Subtitles | حسناً, أعني كيف علموا بأن كبدك أكبر من المعتاد؟ |
| Sonuçları aldık ve karaciğerinin her yerinde tümör olduğu görüldü. | TED | تلقّينا النتائج، وكان هناك أورام في كل مكان حول كبدها. |
| Ayrılmak üzere olduğu birinden karaciğerinin yarısını isteyemezsin. | Open Subtitles | لا يمكن أن تطلب من المرأة التي ستترك التبرع نصف كبدها |
| Francis'in karaciğerinin üzerinde oynayarak bana komplo kuranlara verdi. | Open Subtitles | . لقد قام يتسليم كبد فرنسيس . ليتم العبث بها . من قبل اولائك الذين يريدون تلفيق التهمه لي |
| Doğru, o kadar kirliyim ki karaciğerinin bozulmasına neden oldum. | Open Subtitles | صحيح... أنا قذرة جداً إلى درجة أن تسببت بموت كبده |
| Verilmiş sadakası varmış ki karaciğerinin kesilmesiyle travması çabuk bitmiş. | Open Subtitles | برحمة إختصرْ بصدمةِ القوةِ الحادّةِ، قَطْع كبده. |
| Ciddi kalp sorunları olan bir baba kızını kurtarmak için karaciğerinin yarısını ona vererek hayatını çok büyük riske attı. | Open Subtitles | أب مع مشاكل قلبيه تهدد حياته و لإنقاذ إبنته تتبرع لها بنصف كبده |
| Ailenden biri karaciğerinin bir parçasını bağışlayabilir. | Open Subtitles | شخص من عائلتك يستطيع ان يتبرع بجزء من كبده |
| Ameliyat 6 saat 28 dakika sürdü. karaciğerinin dörtte üçü alındı. | Open Subtitles | ظلت العملية لست ساعات و28 دقيقة ثلاثة أرباع من كبده تم إزالته |
| Beni suçlama ihtiyar. O karaciğerinin durumu içki şişelerin yüzünden. | Open Subtitles | لا تلومني على هذا أيها العجوز، كبدك المُصاب بينك وبين الزجاجة. |
| karaciğerinin pes etmesine bir ay kalmış. | Open Subtitles | بقي شهر قبل أن يتوقف كبدك عن العمل |
| Ödeme? Onlara karaciğerinin yarısını veriyorsun. | Open Subtitles | ستعطيهم جزء من كبدك اليس ذلك كافياً؟ |
| karaciğerinin bu kadar dayanmasına bile şaşırdım. | Open Subtitles | انا متفاجئ ان كبدك قد صمد كل تلك المدة |
| 27 yaşında bir kadın, ölmek üzere olan kız arkadaşına karaciğerinin yarısını vermek istiyor. | Open Subtitles | امرأة بالسابعة و العشرين تود التبرع بنصف كبدها لحبيبتها المحتضرة |
| Eğer çok hızlıysa, o zaman karaciğerinin alkolü işlemediğini anlarız. | Open Subtitles | إذا كان سريعاً جداً سنعرف أن كبدها لا يعالج الكحول الممتص |
| Durumu düzeldi ama karaciğerinin kalan kısmının da işi bitmiş. | Open Subtitles | إنها مستقرّة لكنّ البقيّة الباقيةَ من كبدها دمّرت الآن |
| Kanama karaciğerinin hâlâ yetmezlikte olduğunu gösteriyor. Malformasyon değil. | Open Subtitles | النزيف يعني أن كبدها ما زال معطوباً وأنّه ليس تشوّهاً وعائيّاً |
| Sam'in karaciğerinin sağ lobunu, hepatik veniyi ve hepatik arterini çıkardı ve bunları Kayla'ya nakletti. | Open Subtitles | قام باستئصال الفص الأيمن، الشريان الكبدي (و الوريد الكبدي من كبد (سام |
| Mantıklı. Her birinizin karaciğerinin yarısı var. | Open Subtitles | يملك كل منكما نصف كبد فقط |