| Aslında karaciğeriniz ve böbrekleriniz yemek için hemen uygun olabilirdi. | Open Subtitles | في الواقع، كبدك وكليتاك ستكون ملائمة للعشاء على الفور |
| karaciğeriniz bunu daha sonra trimetilamin oksit hâline getirir. | Open Subtitles | من ثم يحوّل كبدك ذلك إلى أكسيد تريميثيلامين. |
| Diğer yandan fruktoz, başlıca karaciğer tarafından metabolize edilir ve karaciğeriniz bu tatlı, tatlı fruktozla aşırı yüklendiğinde, fazlalıklar yağa çevrilir. | TED | سكر الفواكه، من ناحية أخرى يتم استقلابه أساساً في الكبد، وعندما يثقل كبدك بسكر الفواكه الحلو جداً يتم تحويل الفائض إلى دهون. |
| Bay Luthor, karaciğeriniz tamamen hastalıktan arınmış. | Open Subtitles | سيد لوثر شفي كبدك من المرض تماماً |
| Vücudunuzdaki en geniş organ karaciğeriniz veya beyniniz değildir. | TED | إن أكبر أعضاء جسدك ليس هو المخ أو الكبد |
| Kan değerlerinize göre karaciğeriniz iyi durumda. | Open Subtitles | أشارت تحاليل الدم إلى أن كبدك بخير |
| Affedersiniz Bayan Amıcık, karaciğeriniz konuşuyor... | Open Subtitles | اعذريني يا آنسه "بوساي" ولكن هذا كبدك يتحدث |
| karaciğeriniz iyi durumda değil efendim. | Open Subtitles | كبدك ليس بخير يا سيدي. |
| Mesela kalbiniz, karaciğeriniz ya da pankreasınız. | Open Subtitles | - كبدك - بنكرياسك |
| Nabzınız yüksek, diliniz paslı, karaciğeriniz hassaslaşıp büyümüş. | Open Subtitles | النبض مضطرب.. اللسان غاضب.. الكبد ضعيف ومتضخم |
| karaciğeriniz bu hücuma uğradığında onu hemen yağa çevirmekten başka seçeneği kalmaz. | Open Subtitles | وعندما الكبد يواجه هذا الهجوم ليس لديه خيار سوى تحويله إلى دهون في الحال |