| ve bu süpernova kalıntısının içinde küçük bir karadelik olacaktır, kütlesi kabaca Güneş'in kütlesinin 3 katı kadar olur. | TED | و داخل بقايا تلك المستعرات النجمية سيكون هناك ثقبا أسود صغير بكتلة أكبر بقليل من ثلاث أضعاف كتلة الشمس |
| O yüzden, sıradan bir karadeliğe dair bir kaç şey söylemek isterim, tabi sıradan karadelik diye bir şey olabilirse. | TED | لذا، سأقول بضعة كلمات عن ماهية الثقب الأسود الاعتيلدي كما لو أنه هناك شيئ يدعى ثقب أسود اعتيادي |
| Astronomik ölçekte bu cidden küçük bir karadelik. | TED | علي المقياس الفلكي ذلك ثقب أسود صغير جداً |
| karadelik tarafından üretilen gama ışını yıldızın dış katmanlarını yırtarak uzaya püskürür. | Open Subtitles | هذا يصنع حزمتان من الطاقة النقية تتفجّر في طريقها خارج الثقب الأسود |
| Evrende harici güçlerimiz, büyük pistonlarımız mevcut değil ki karadelik oluşturalım. | Open Subtitles | ليس لدينا قوى خارجية ومكابس ضخمة في الكون لخلق الثقوب السوداء |
| Daha sonra bir karadelik oluşmuş. Güneş'in 5 katı olan kütlesiyle hala orada duruyor. | TED | ولاحقًا تم تكوين ثقب اسود في نظام ثنائي, مازال هناك, وتقدر كتلته بحوالي خمسة كتل كونية |
| Ve eğer süperkütleli bir karadelik varsa, bunun diyete girmiş bir karadelik olduğunu varsaymamız gerekir. | TED | و اذا كان هناك ثقب أسود فائق الكتلة ما نريد افتراضه انه ثقب اسود في حالة حمبة |
| Ve bu sayede, orada süperkütleli bir karadelik olduğunu gösterebildik. | TED | و بسبب ذلك، كنا قادرين أن نري أن هناك ثقب أسود بالغ الكتلة |
| İşin aslı, bu şimdiye dek elde ettiğimiz en iyi kanıt, sadece galaksimizin merkezindeki değil, evrende süperkütleli bir karadelik olduğuna dair. | TED | و في الحقيقة، انه الدليل الأفضل لدينا لليوم في انه ليس وجود ثقب أسود بالغ الكتلة في مركز مجرتنا، بل في كامل كوننا |
| Ve umuyorum ki, hiç değilse, sizi galaksinin merkezinde süperkütleli bir karadelik olduğuna ikna etmişimdir. | TED | و آمل، ان لم يكن شيئ آخر، أن أكون قد أقنعتكم أولاً، آننا فعلاً لدينا ثقب أسود عملاق في مركز المجرة. |
| Eğer bir karadelik dünyaya yaklaşırsa çekim gücü tüm göktaşlarını yörüngelerinden söküp alacak ve onları gezegenimize doğru fırlatacaktı. | Open Subtitles | إن اقترب ثقب أسود من كوكب الأرض من شأن جاذبيته الهائلة نزع الكويكبات من مداراتها لتقذفها صوب كوكبنا |
| Galaksimizdeki her şey, Güneş Sistemimiz de dahil bir süper kütleli karadelik etrafında dönüyor. | Open Subtitles | فكلّ شيء في مجرتنا بما في ذلك نظامنا الشمسيّ يدور حول ثقب أسود ضخم جداً |
| Yeni galaksinin merkezinde gazlarla beslenen genç bir süper kütleli karadelik bulunmaktadır. | Open Subtitles | في وسط المجرّة الجديدة يوجد ثقب أسود يافع ضخم يقتات بالغاز |
| Eğer gözünüzde canlandırabilirseniz bir galaksi gençken ve hala gelişiyorken çekirdeğinde oluşmakta olan bir süper kütleli karadelik bulunmaktadır. | Open Subtitles | حاولوا أن تتخيّلوا مجرّة يافعة جداً لا تزال في طور التكوّن هناك ثقب أسود ضخم يتشكّل في قلبها |
| Kullandığımız yöntem, yıldızların karadelik etrafındaki yörüngesini izlemek. | TED | و الأداة التي نستخدمها هي مراقبة طريقة دوران النجوم في مدار الثقب الأسود |
| Yıldızlar karadelik etrafında, tıpkı gezegenlerin Güneş etrafındaki dönüşü gibi döner. | TED | ستدور النجوم في مسار الثقب الأسود بنفس الطريقة التي تدور الكواكب حول الشمس |
| karadelik, bir yıldız anaokuluna pek de iyi bir komşu olmazdı. | TED | الثقب الأسود لا يشكل جاراً طيباً لحضانة النجوم |
| Ve eğer o ışık çok yakınına gelirse karadelik tarafından yutulur. | Open Subtitles | وإن اقترب ذلك الضوء كثيراً يبتلعه الثقب الأسود |
| Daha fazla karadelik bulmanın sırrını ve nasıl işlediklerini anlamak için. | Open Subtitles | قهي تمثّل سرّ إيجاد المزيد من الثقوب السوداء واكتشاف طريقة عملها |
| karadelik bölgesinde, her iki teoriyi de birlikte kullanmaya kalkıştığımızda ise birbirleriyle çelişirler ve bir yere varamayız. | Open Subtitles | وعندما نحاول ان نضع النظريتان معاُ فى عالم الثقوب السوداء .تتضاربان.وتتوقفان |