Bu harita toplam büyüklük olarak nispeten küçük ve bu yüzden yine de katlanır harita olarak tutabileceğiniz ya da bir otobüs durağında makul ölçüdeki bir reklam alanında gösterebileceğiniz bir şey. | TED | الخريطة بشكل عام صغيرة نسبياً ليمكن حملها كخريطة قابلة للطي أو عرضها بحجم معقول في صندوق عرض في محطة الحافلات |
Teçhizat odasındaki katlanır sandalyeleri de koyarız. | Open Subtitles | و نضع كراسي قابلة للطي في الطابق الذي نركن به السيّارات |
katlanır sandalyelerden yokmuş burada. | Open Subtitles | ليس لديهم كراسي قابلة للطي هنا. |
Arkada katlanır sandalyelerden yok mu? | Open Subtitles | لا كراسي قابلة للطي في الظهر؟ |
Hız treninin kuvvetli şartları altında, yer çekiminin etkisi katlanır. | TED | وبسبب العوامل الشديدة في الأفعوانة فإن آثار الجاذبية تتضاعف. |
katlanır masaydı. | Open Subtitles | كانت طاولة قابلة للطي. |
Beklediğim performansı gösterirse değeri ikiye, hatta üçe katlanır. | Open Subtitles | إذا كان ما أنا أتوقع, سوف يفعلها, وقيمتهُ سوف تتضاعف, إن لم تكن ثلاثة الأضعاف. |
Buna göre, ben öldüğümde, örneğin ilk yılda, karımın ölüm riski ikiye katlanır. | TED | "الحزن" لذا، فحينما أموت، تتضاعف مخاطر موت زوجتي ، على سبيل المثال، في العام الأول. |
Paranız neredeyse ikiye katlanır. | Open Subtitles | سوف تتضاعف أموالك تقريبًا |