| Gittiğiniz her yerde, tezgahın üzerinde bir bahşiş kavanozu olduğunu fark ettiniz mi? | Open Subtitles | هل لاحظتم أنه في كل مكان يوجد جرة للبقشيش في مكان المحاسبة ؟ |
| Bir kavanozu mu açamadı ya da başını omzuna mı yasladı? | Open Subtitles | لم تتمكن من فتح جرة ؟ ماذا , هل كتلة من الشعر سقطت في يدك ؟ |
| İşini gereği gibi yapacak kadar yaşlıysan, kavanozu yalayabilirsin. | Open Subtitles | لو كنت كبيرا في السن على مضغ الماسترد فمازال بإمكانك لعق الجرة ، أليس كذلك؟ |
| Siyah olsaydım, bir kurabiye kavanozu olarak anılmak istemezdim. | Open Subtitles | إذا أنا كُنْتُ أسودَ، أنا لا أُريدَ أَنْ أُقدّمَ مذكرة ك جرّة كوكي. |
| Bir kavanozu bile açamıyorsun, sürekli ağlıyorsun. | Open Subtitles | لا تستطيع حتى فتح وعاء. تبكي طوال الوقت. |
| Elinde gizemli bir bandaj var ve bir tanık Todd'un kavanozu düşürüp kaçtığını görmüş. | Open Subtitles | لدية ضمادة غامضه على يده و لدينا شاهد عيان رأه يسقط الوعاء ويهرب |
| Bu akşam eve gidesim yok. kavanozu uzatır mısın? | Open Subtitles | لنقل أني لا أريد العودة إلى المنزل الليلة، العلبة من فضلك |
| Yakınımızda elma ağaçları olduğunu göstermek için getirdim o kavanozu da. | Open Subtitles | أحضرت الجرّة لأبيّن أن ثمّة أشجار تفّاح قريبة منّا. |
| Şampanya şişesini çıkarırken cam kavanozu kırdın, değil mi? | Open Subtitles | يمكنك إزالة زجاجة الشمبانيا، و كسر جرة الزجاج في هذه العملية، أليس كذلك؟ |
| Bütün sakızlar kavanoza, sakız kavanozu. | Open Subtitles | كل العلكة في هذه الجرة, جرة العلكة الممضوغة هيا |
| Lanet, turşu kavanozu söyleyeceğini söyledi. | Open Subtitles | جرة المخلل اللعينه لقد الاوضحت الامر برمته |
| Bedenini parça parça toplamaya başlamış ama kalbinin içinde olduğu kavanozu asla bulamamış. | Open Subtitles | لذا استعادت أجزاء جسده قطعة قطعة لكنها لم تجد أبداً الجرة التي دفن بها قلبه |
| Sen burada bekle. Ben kavanozu içeri götürürüm. | Open Subtitles | . أنت أنتظر هنا ، و أنا سأوصل الجرة إليه |
| Ben malımı biliyorum, çiş kavanozu alacağım. | Open Subtitles | أناعرفتما سأفعله, أنا سأشتري لك جرّة للتبوّل. |
| Yakma işlemi için 1485 dolar alıyorlar ve külleri fındık ezmesi kavanozu büyüklüğünde metal bir kapta geri yolluyorlar. | Open Subtitles | سوف يتقاضون 1485 $ لحرق الجثة و يسلمون البقايا في حاوية معدنية صغيرة بحجم وعاء زبدة الفستق |
| Kül kavanozu gerçekten çok güzel. | Open Subtitles | إن الوعاء الذي يحوي رماده طيب المنظر. |
| kavanozu açmaya uğraşıyor, bence birazdan kendini kaybedecek. | Open Subtitles | هناك مكافحة مع غطاء العلبة أعتقد أنها على وشك أن تخسر |
| kavanozu yok edersen ya da beni öldürürsen Hayley, ailesini ondan aldığın için senden nefret edecek. | Open Subtitles | دمّر هذه الجرّة واقتلني، وستكرهك (هيلي) لحرمانها من أسرتها. |
| Tanrım, bana, içine işeyecek boş bir mayonez kavanozu ihsan et. | Open Subtitles | يا إلهي ، ألن تهبني برطمان مايونيز لأبول فيه؟ |
| Zaten doğru saç kesimim yok ve reçel kavanozu dışında kokteyl içmiyorum ya da Instagram'a öğle yemeğimin fotoğrafını atmıyorum. | Open Subtitles | أنا لم يحصلوا على حلاقة الصحيح على أي حال، وأنا لا تشرب الكوكتيلات من الجرار المربى أو إضافة الصور من بلدي الغداء على إينستاجرام. |
| Seni uyarayım bir ara şakayla karışık, çiş kavanozu istemişti ama gitgide şaka olmaktan çıkıyor. Dekan. | Open Subtitles | سأحذرك، مزح قبل فترة عن إستخدام إناء للتبول و بشكل تدريجي لم تعد يمزح |
| Bir örnek kavanozu getir. İçine biraz da atmosferlerinden koyalım. | Open Subtitles | سنضع عينات فى مرطبان و معها قليل من الغلاف الخاص |
| Oh, bu bir reçel kavanozu. | Open Subtitles | إنها حافظة للجرة |
| Büyük bir kurabiye kavanozu koleksiyonun yok değil mi? | Open Subtitles | ليس عندك مجموعة هائلة من حاويات البسكويت، صحيح؟ |
| kavanozu boş. | Open Subtitles | جرّته فارغة |
| Bütün o kavanozu nasıl bitirdiğini anlamıyorum.Kızarıklık geri mi geldi? | Open Subtitles | لا أفهم كيف أنهيت المرطبان بأكمله هل عاد الطفح الجلدي مجدداً؟ |