| Tam olarak ne kahvaltı ne de öğle yemeği ama sonunda bir dilim kantolop kavunu ile gelir. | Open Subtitles | ستحبينه ، إنه ليس افطار او غداء لكنه يأتي مع قطع من الشمام بالنهاية |
| Şu kavunu şok tabancasıyla vurunca neler olacağını merak ediyorum. | Open Subtitles | أردت أن أعرف ماذا سيحدث إذا صعقت هذا الشمام |
| kavunu severim ama suya karadutun işleyeceği kadar işlememiş. | Open Subtitles | أُحب الشمام أحبه لكن... أنه لم ينقع في الماء مثل ماتفعله التوت |
| Prostat kadar küçük bir kavunu olan için, hava hoş. | Open Subtitles | كشخص مثله لديه الكثير من البروستات كما البطيخ |
| Kış kavunu sana iyi gelir, daha fazla koyuyorum. | Open Subtitles | البطيخ الشتائي مفيد لك له أكثر لذا |
| Belki kralımız kavunu eriğe tercih eder. | Open Subtitles | ربما ملكُنا يفضل البطيخ عن الأجاص *(الرجال عن النساء)* |
| Evet, tıpkı bir Crenshaw kavunu gibi. | Open Subtitles | ؟ ـ نعم كما البطيخة |
| Şu kavunu uzatabilir misin? | Open Subtitles | ناوليني تلك البطيخة, ممكن؟ |
| Her gün, annesinin koyduğu kavunu eline alır, sarmaşıkların arasına fırlatırdı. Sonra da meyveli jelibon ve puding falan yerdi. Ben de şöyle dedim, "Riley, böyle yapmamalısın, meyvelerini yemen lazım." | TED | كانت تأتي بالفاكهة معها، وكانت انها تعطيها الشمام كل يوم، فترمي الفتاة به في العُشب ومن ثم تاكل وجبة فواكه خفيفة مع أكواب من الحلوى، فأقول لها"رايلي، لا يمكنكِ عمل هذا،، يجب ان تآكلي الفاكهة." |
| Özel Küba kavunu alacağım. | Open Subtitles | أريد الشمام الكوبي. |
| Bu iki kavunu da alıyorum. | Open Subtitles | سآخذ هذه الشمام اثنين . |
| Uslu çocuklar kavunu hak eder. | Open Subtitles | الشمام للفتيان العاقلين . |
| - kavunu da bitirmemişler. | Open Subtitles | لم يكملوا أكل البطيخ |
| - O kavunu alın. - Tamam. | Open Subtitles | .التقط البطيخ .حسنا. |
| kavunu ele geçirin! | Open Subtitles | أعيدوا البطيخة |