| Bu adam, düşmanımızla işbirliği yapmak suretiyle bize büyük kayıplar verdirdi. | Open Subtitles | هذا الرجل قد تعاون مع عدونا مما سبب لنا خسائر جسيمة. |
| - Ama şimdiden ağır kayıplar verdik. - NORAD'daki yetkililerle konuştum. | Open Subtitles | لكننا نلنا خسائر فادحة بالفعل تكلمت مع القادة الملحقين عند نوراد. |
| Evet, Eşik altı departmanında geçen sene bazı kayıplar yaşadık. | Open Subtitles | أجل لقد حدثت بعد الخسائر في أحد الأقسام العام الماضي |
| ...bu durumda insan yaşamları kabul edilebilir kayıplar olarak görülecektir. | Open Subtitles | في أي حالة, أنت تعتبر الخسائر في الأرواح أمر مقبول؟ |
| New York'ta kayıplar ve toparlanmalarla uğraşırken iki şey oldu. | TED | حصل شيئان عندما تعاملنا مع الخسارة والتعافي في مدينة نيويورك. |
| Ekibimden iki kişi Goa'uld'u takip ediyorlardı. Dört saaten fazladır kayıplar. | Open Subtitles | اثنان من فريقي كانوا يطاردون الجواؤلد هم مفقودين من أربع ساعات |
| Gün ilerledikçe çok az kaybımız oldu; ama bütün kayıplar sevgili kardeşlerimizdi. | Open Subtitles | اليوم ينقضي خسرنا القليل لكن كل خسارة هي صديق او قرابة الدم |
| İtalyanların ilk saldırısı başarısız oldu ve ağır kayıplar verdiler. | Open Subtitles | حيث فشل الهجوم الايطالي الأول، وتكبدوا خسائر مرتفعه في الأرواح |
| Toplumsal kayıplar. Ne olduklarını anlatmayacağım. Zira çok karmaşık bir mesele. | TED | خسائر فقدان المكاسب -- لن أخبركم ما هي لأنها معقدة جدًا |
| İlk mesajdan beri yok: Ağır muharebe, ağır kayıplar. | Open Subtitles | لم تصل أي أخبار منذ الرسالة الأولى قتلا مكثف و خسائر كبيرة |
| İlk dalgada her zaman büyük kayıplar verilir. | Open Subtitles | ودائماً ما تكون هناك خسائر جسيمة فى الموجة الأولى |
| Bu kayıplar ön saflarda yer alanlar için oldukça trajik, ve arı yetiştiricileri de bunlardan birisidir. | TED | والآن ، وهذه الخسائر المأساوية على العديد من الجبهات ، واحدة من هذه الجبهات هي لمربي النحل. |
| O gün çok büyük kayıplar vermiştik. Evet ! | Open Subtitles | لقد كان هناك العديد من الخسائر ذلك اليوم |
| Büyük kayıplar vererek mevzilerimizi tutmayı başardık. | Open Subtitles | على الرغم من الخسائر الجسيمة في صفوفنا لكننا نتمسك بمواقعنا |
| Çünkü değişim gerçekten pozitif bir değişim olsa bile, şaşırtıcı derecede büyük kayıplar içerir. | TED | حسنا، ربما لأن التغيير، حتى التغيير الإيجابي، يتحمل كمية مفاجئة من الخسارة. |
| Böylesi trajik kayıplar önemsiz görünen şeylerin gerçek değerini anlamamızı sağlıyor. | Open Subtitles | الخسارة عبارة عن خدمة مأساوية للغاية تضع الأشياء الدُنيا في مكانها الصحيح |
| Hala kayıplar. Lakin polisin işi berbat etmesine izin veremeyiz. | Open Subtitles | مازالوا مفقودين لكننا لا يمكن أن نفسد الخطة بتدخل الشرطة |
| Üzücü kayıplar ama tekrar söylüyorum arazi koruma altına alındı. | Open Subtitles | خسارة مأساويّة، لكن مُجدّداً، أمر سبق وقمنا بتغطيته. |
| Evet, son muharebede ağır kayıplar verdiler. | Open Subtitles | نعم. اصيبوا إصابات كبيرة أثناء المعركةِ الأخيرةِ |
| kayıplar masası inceledikten sonra dosyayı bize devrettiler. | Open Subtitles | كانت شعبة المفقودين تتحرّى أمره، ومرّروا قضيّته إلينا الآن |
| Yoğun bağlanmalar ve kalp kırıcı kayıplar. | Open Subtitles | اتصال قوي و بعدها خساره تكسر القلب ؟ |
| kayıplar. Onları görmüş olabilecek başkası var mı? | Open Subtitles | انهما مفقودان هل هناك شخص اخر يمكن ان يكون رأهما؟ |
| Efendim, beş gündür kayıplar. | Open Subtitles | إنهم مفقودون منذ 5 أيام، يا سيدي |
| - Evet, ama kayıplar. - Alo? | Open Subtitles | أجل, لكنهم مفقدون مرحبا |
| Yaşadığım kayıplar ve acılar beni öylesine tüketti ki yarına kadar borcumu ödemek için bir kilo etim bile kalacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | هذه الآلام والخسائر ضايقتاني حتى أنّني بالكاد سأجد رطل اللحم يوم الغدّ لدائني المتعطش للدماء |
| Londra'daki sivil kayıplar, asker kayıplarından fazla. | Open Subtitles | هتـلر" يقتل المزيد من المدنيين" فى "لنـدن" أكثر من الجنود فى الحرب |
| kayıplar, soğuk davalar... Hepsi Stefan'ı içeriyor. | Open Subtitles | اختفاءات وقضايا مقيدة ضد مجهول وكلّها تشتمل (ستيفان). |