| Mulder, Henry Weems buraya gelip kazı-kazan kartı almış. | Open Subtitles | لذا، مولدر، هنري ويمز جاء هنا لشراء تذكرة اليانصيب. |
| Suçluların zarar görmesine aldırmıyorsun ama o dükkana girip kazı-kazan oynadın. | Open Subtitles | أنت لا تتدبّر كثيرا إذا بضعة مجرمين يتأذّون، لكن ثمّ ذهبت وأنت لعبت اليانصيب. |
| Tüm sabah iyi biriydim, sonra öğle yemeğinde 20 tane kazı-kazan aldım. | Open Subtitles | لقد كنت جيداً في الصباح, ثم ذهبت واشتريت 20 بطاقة اليانصيب وقت الغداء. |
| Beş dakika sonra hayatımı sonsuza kadar değiştirecek, kazı-kazan biletini kazıdım. Ayrıca dalağımı yırtıp, akciğerimi yerinden fırlattı. | Open Subtitles | بعد 5 دقاءق، حككت بطاقة اليانصيب التي ستغيّر حياتي الى الأبد وجرحت أيضاّ طحالي وفرقعت رئتي |
| Kazanan kazı-kazan onunmuş. | Open Subtitles | اشتريت بطاقته، يفترض ببطاقة اليانصيب الرابحة أن تكون ملكه |
| kazı-kazan parasının başkasınasına ait olduğunu anlar anlamaz, bankaya gidip, kalan tüm parayı çektim. | Open Subtitles | حالما أدركت أنّ مال اليانصيب يفترض أن يكون لشخص آخر |
| kazı-kazan başka birisinin eline geçmeden önce fazla uzağa gitmemişti. | Open Subtitles | لم تذهب بطاقة اليانصيب بعيداً قبل أن تحط بين يدي شخص آخر |
| Wisconsin'deki bir başka kütüphanede kazı-kazan biletleri sunuyorlar. Yani sadece kazıyarak ödemede %10-20 indirim kazanıyorsun. | TED | وحتى هناك مكتبة أخرى في ولاية ويسكونسن التي توفر ما يشبه بطاقات اليانصيب الفورية في مكتبهم، حيث يمكنكم كشطها وتحصلون على 10% أو 20% كتخفيض من قيمة الغرامة في ذلك اليوم. |
| Hey, kazı-kazan geri geldi. | Open Subtitles | بطاقـة اليانصيب عادت |
| Belki Marge beni affeder eğer lotoyu kazanırsam. Bana bir kazı-kazan ver. | Open Subtitles | (ربما ستسامحني (مارج إن فزت في اليانصيب |