| Evet,öncelikle bu yüzden senatörlük yarışına girdim ve kazanmaya da niyetim var, | Open Subtitles | نعم، لذلك انخرطت بسباق مجلس الشيوخ بالدرجة الأولى، و لذلك أنوي الفوز |
| Hey, ciddi ol, çünkü o çocuğun ne kadar yakışıklı olduğu umurumda değil buraya kazanmaya geldik, tamam mı? | Open Subtitles | مهلا، إني بحاجة جدية للحصول عليه ولا يهمني كم هو لطيف نحن هنا من اجل الفوز ، أليس كذلك؟ |
| Erkek kardeşimle top oynamayı Super Bowl kupası kazanmaya bile değişmem. | Open Subtitles | الفوز بميدالية ذهبية لا تقارن بمتعة الوقت الذي امضيه مع أخي |
| Gerçi kilon biraz fazla ama kazanmaya niyetim yok. | Open Subtitles | حتى إذا كان لديك زيادة الوزن. ليس لدي أي نوايا للفوز. |
| Nükleer silahlar, oyunları kazanmaya yarayan şeyler. | TED | الأسلحة النووية تساعدها على الفوز في الألعاب. |
| Dünya Okulları Tartışma Şampiyonası'nı üç kez kazanmaya devam ettim. | TED | واصلت الفوز ببطولة العالم للمناظرة للمدارس ثلاث مرات. |
| Ama kazanmaya başlayınca desteklemeye başladılar. | TED | . ولكن ما أن بدات في الفوز حتى أنهم رجعوا لدعمها |
| Rulet masasında, çıkış vizemize yetecek kadar kazanmaya çalışıyor. | Open Subtitles | عند طاولة القمار، يحاول الفوز بالمال من أجل التأشيرة |
| Rulet masasında, çıkış vizemize yetecek kadar kazanmaya çalışıyor. | Open Subtitles | عند طاولة القمار، يحاول الفوز بالمال من أجل التأشيرة |
| Tanrıların lütfunu kazanmaya yönelik büyük arzuları nedeniyle insan kurban etmek, Mayaların dinlerinin temel taşı olmuştu. | Open Subtitles | برغبتهم العميقة في الفوز بالنعمة من الآلهة كانوا المايا يقدمون القرابين البشرية ما هو أساس ديانتهم |
| Yarış kazanmaya çalışıyoruz, rekor kırmayı değil. | Open Subtitles | نحاول الفوز في السباق، وليس تسجيل رقما قياسيا. |
| Wendall Rohr ve Derwood Cable son şanslarını kullanıp Vicksburg Silah'a karşı davayı kazanmaya çalışacaklar. | Open Subtitles | اليوم.. المحاميان ويندل روهر ودور وود كيبل سيحظيان بفرصتهما الأخيرة للفوز من أجل موكليهما |
| Bu Grolsch'un kontratı kazanmaya çalıştığına dair fikri destekliyor. | Open Subtitles | هذا يسقط فكرة أن جرولش كان يسعى للفوز بالعقد |
| Kendi paramı kazanmaya başlamamı söylemiştin ya. | Open Subtitles | أتذكّر حينما قلت لي أن عليّ جني المال بنفسي؟ |
| JEFF: Yakın zamanda,insanlar sıçanlara karşı savaşı kazanmaya başladığından beri böyle. | Open Subtitles | بقدر ما يفوز البشر بالمعركة على الجرذان لكنَّ الحرب لا تنتهي |
| Survivor'da da, gerçek hayatta da, ne pahasına olursa olsun kazanmaya inanırım. | Open Subtitles | في صراع البقاء أو في الحياة أنا أؤمن بالفوز مهما كانت الطرق |
| Zayıf noktasını bulabilmek için zaman kazanmaya çalıyordum, ama hiç olmadığını düşünmeye başlıyorum. | Open Subtitles | إعتقدت بأني يمكن أن أكسب بعض الوقت لإيجاد نقطة ضعفه لكن بدأت أعتقد أنه ليست لديه نقطة ضعف |
| Daha az konuşup daha çok ata binsen, koşuları kazanmaya başlayabilirdin. | Open Subtitles | تعلم , إذا بدأت فى الركوب أكثر وقللت من كلامك ربما تكسب السباق |
| Ben öyle değilim. Sana söylemiştim. Her zaman kazanmaya alıştım. | Open Subtitles | أنت دائما تفكر كيف تفوز بالمباراة مباشرة و أنا لا أفكر هكذا |
| Ve bir anda çok para kazanmaya başladım ve okulu bıraktım. | Open Subtitles | ومن ثم بدأت أجني الكثير من المال حتى توقفت عن الدراسه |
| Bu argümanları kazanmaya eğilimliyim çünkü püf noktalarını biliyorum. | TED | بالعاده أفوز بهذه المجادلات، لأنني أعرف الخدع. |
| O şehirdeki herkes kolay yoldan para kazanmaya çalışır. | Open Subtitles | الناس في المدينة يبحثون دائما. لتحقيق ربح سريع |
| Ayrıca, kaybetsem de kazansam da benim kavgam, ve kazanmaya niyetliyim. | Open Subtitles | إضافة لأن هذه معركتي ،أربحها أو أخسرها وأنا مصرة على الربح |
| Eğer kazanmaya çok çalışırsam, bu Kira gibi görünmeme neden olur mu? | Open Subtitles | أسيخرج كل شيء لديه لكي يربح ويصبح كشيء يود كيرا أن يفعله؟ |
| Hiç kimse kendince para kazanmaya çalışmayı düşünmüyor ve herkes zengin insanları arıyor. | Open Subtitles | لا أحد يفكر بكسب النقود بنفسه وجميعهم يبحثون عن الناس الأثرياء |
| Ben onlardan değilim, dostum. Ben kazanmaya geldim. O ödül benim olacak! | Open Subtitles | مهلا، يا أصدقاء ليس بعد أنا هنا لأفوز ، تلك الجائزة لي |