| Kaz ciğeri, Brüksel lahanası, ardıç meyveli nar jölesi, kekik yapraklı börülce. | Open Subtitles | براعم البروكسل في قشرة الرمان مع توت العرعر و أوراق الزعتر والفارو |
| İçine biraz Worcestershire sosu, sarmısak, azıcık da kekik katarım. | Open Subtitles | أدهن القليل من الصلصة ، و أضيف الثوم و القليل من الزعتر |
| kekik yağını bulamadım. | Open Subtitles | لم أستطع إيجاد زيت الزعتر تعاني سلطانتي صداعاً |
| Biber var, kekik var, biberiye... Bir sürü başka baharat var. | Open Subtitles | هنالك الفلفل الأحمر,الزعتر والكثير من التوابل |
| Muhtemelen bir kekik otuydu. | Open Subtitles | كانت مجرد توابل على أية حال توابل تم إستخدامها كحشيش وهمي |
| Evet. Sarımsak, biberiye biraz da kekik var içinde. | Open Subtitles | أجل، يحتوي على الثوم و أكليل الجبل و هُناكَ بعضُ الزعتر |
| Birkaç tane lahana yaprağı, adamotu, mercanköşk, kekik, maydanoz erkek eğreltiotu kökü ve şey... | Open Subtitles | ماندريك المردقوش بالأضافة إلى الزعتر و البقدونس و الدود المستخرج من جذور نباب السرخس |
| Köpekler ve tavukların aksine, kekik ve tavuk çok iyi anlaşır. | Open Subtitles | الزعتر والدجاج يختلطان بشكل جيد للغاية، على عكس الكلاب والدجاج. |
| İyi pişmiş genç bir Burgundy kekik, maydanoz - ince bir dal. | Open Subtitles | وخير الشباب عنابي، والأوراق المالية البني، الزعتر والبقدونس - مجرد غصن. |
| Onu kekik, taze soğan, yer sarımsaklı ve yer mantarlı hoş bir sosla servis edebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن تقدمه مع صلصة طرية من الزعتر, و البصل الربيعي... و الكراث الأندلسي المكرمل, و الكمأ |
| Neden biraz da kekik değil? | Open Subtitles | لماذا لا القليل من الزعتر أيضا? |
| Ve ellerinin, bahçeden döndüğünde kekik koktuğunu hatırlayacağım. | Open Subtitles | ولسوفأتذكرأن يديك... أنهما كانتا تفوحا برائحة الزعتر عندما أتيت من الحديقة |
| Hardal, ceviz yağında kekik sanırım ama bu kadar fena kokması için ne kullanıyorsunuz? | Open Subtitles | ...خردل ...الزعتر في زيت الجوز، أعتقد، ولكن ماذا تستعمل لتجعل رائحته كريهة هكذا؟ |
| Aynen öyle, kekik doğrama zamanı. | Open Subtitles | هذا صحيح. إنه وقت تقطيع الزعتر. |
| Biraz daha kekik gerekiyor. | Open Subtitles | نحتاج إلى المزيد من الزعتر |
| O otlarda kekik vardır. | Open Subtitles | هذه الأعشاب لها الزعتر. |
| kekik eti lezzetlendirir. | Open Subtitles | الزعتر يجعل اللحم لذيذ. |
| Bir avuç da kekik lazım. | Open Subtitles | أحتاج لحفنة من الزعتر. |
| Mm... Yeşil şili biberi, Sirke, sarımsak ve kekik. | Open Subtitles | ... الفلفل الأخضر الخل، الثوم، الزعتر |
| Esrar kullanmadık, kekik kullandık. | Open Subtitles | فذلك لم يكن حشيشاً, بل توابل الـ(أوريجانو) |
| Mutfağından zencefil ve yan komşunun bahçesinden kekik aldım. | Open Subtitles | مسحوق الزنجبيل من المطبخ والزعتر من الفناء الأمامي الخاص بك. |
| Görüş için rezene, hafıza için kekik ve kendi buluşum olan özel malzemeler de ekledim. | Open Subtitles | شمار للبصر، زعتر للذاكرة و بعض العوامل الخاصة من إبداعي الشخصي |