| Senden istediğim kitabı ve kelebekli külotu getirdin mi? | Open Subtitles | هل أحضرت لي كتابي وكيلوتاتي التي عليها الفراشات |
| Arabasına yürüdü, kelebekli kırmızı çantasından anahtarlarını çıkardı. | Open Subtitles | كانت متجهة لسيارتها تخرج المفاتيح من حقيبتها ذات الفراشات |
| - kelebekli perdelerimizin çözemeyeceği bir şey değil. | Open Subtitles | إنه ليس شيئاً لا يمكن لستائر الفراشات أن تصلحه |
| Bu kelebekli tokaları da aldım. | Open Subtitles | و أحضرت مشابك الشعر على شكل الفراشة هذه حتى يمكنك استخدامها |
| Yola çıkmadan önce bizim eve uğrayıp annemden kelebekli külotumu ve rüya tabirleri kitabımı iste. | Open Subtitles | قبل أن تغادر إذهب إلى منزلنا وأطلب من أمي أن تعطيك الكيلوتات الخاصة بي تلك المنقوش عليها رسم الفراشة وكتاب تفسير الأحلام |
| Yakın zamanda Lance'nin kelebekli sabunlara bakacağını düşünmüyorum. | Open Subtitles | أعتقد ان لانس لن يبحث عن فراشة الصابون الزخرفية قريبا |
| kelebekli bir mendil daha mı yaptın? | Open Subtitles | لقد صنعت محرمة عليها فراشة مرة اخرى |
| Ne? Sakızlı şekerli ve kelebekli yılan kraliçesi hepsi bu değil mi? | Open Subtitles | انها ليست كل الفراشات وقطرات الصمغ مع ملكة الثعابين |
| kelebekli filmdeki adama benzemiyor mu sence? | Open Subtitles | ألا يبدو كذلك الرجل من فيلم الفراشات ؟ |
| Ben de hep taktığı kelebekli kolyesini söyledim. | Open Subtitles | ...لذا اخبرتهم عن ، أنت تعلم ، ذلك ، ذلك العقد التي دائمًا تلبسه عقد الفراشة ؟ |
| Sana bu ışıklı ve kelebekli yoyoyu veririm. | Open Subtitles | سـ أعطيك يويو الفراشة المضيء هذا |
| Brick, çerçevenin üzerine eklemli mi, kelebekli mi makarna istersin? | Open Subtitles | بريك, ما نوع المعكرونة تريد وضعها أعلى إطاري المقوسة أو شكل الفراشة ؟ أي شكل تريديه . |
| Ben de hep taktığı kelebekli kolyesini söyledim. | Open Subtitles | ...لذا اخبرتهم عن ، أنت تعلم ، ذلك ، ذلك العقد التي دائمًا تلبسه عقد الفراشة ؟ |
| kelebekli bir çantası vardı. | Open Subtitles | وتحمل حقيبة عليها رسم فراشة |