| Babam bu evi altı yıl önce kendi elleriyle yaptı. | Open Subtitles | لقد شيد أبى هذا المنزل بيديه منذ ستة سنوات فقط |
| Ancak, baron, atlarımı kendi elleriyle tımar edip, beslemeli ve iyileştirmelidir. | Open Subtitles | لكن البارون اسمح لي أن أطلب بأن يعيد لي خيولي بيديه |
| Yani bu, onun öldürmediği tek kız en azından kendi elleriyle. | Open Subtitles | أذن هذه الفتاة الأولى التي لم يقتلها على الأقل ليس بيديه |
| Babam on yıldır hasta ama üç yıl önce hastalığı ciddileşti ve onu evinden çıkarmak zorunda kaldık -- içinde büyüdüğüm ev, kendi elleriyle yaptığı ev. | TED | كان أبي مريضًا لمدة عشر سنوات، ولكن قبل ثلاث سنوات اشتد عليه المرض، وكان علينا نقله من منزله، المنزل الذي ترعرعت فيه، المنزل الذي بناه بيديه. |
| Dördüncü adım; kendi elleriyle kanını akıtmasını sağla. | Open Subtitles | : الخطوة الرابعة . هو ان يسيل دماءه بيده الخاصة |
| Tofu büyük parçalar halinde gelir ve babam onları kendi elleriyle keserdi. | TED | يأتي التوفو في عبوات كبيرة، كان أبي يقطعهم بيديه |
| Tek ihtiyacı olan, baltası ve silahı ile ormanda hayatını kendi elleriyle kazanması için bir fırsattı. | Open Subtitles | كل ما كان يحتاج إليه هو فأسه و بندقيته و فرصة لكى يستخرج لقمة العيش من الغابات بيديه |
| Bence, tecavüzlerden ve cinayetlerden... bıkıp usanmış bir sürü insan var dışarıda... ve kanunu kendi elleriyle uygulayan bir adama sempati duyabilirler... bu adam siyah olsa bile. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك أناس كثيرون سئموا من الاغتصاب والقتل وسيكونون متعاطفين مع رجل طبق القانون بيديه |
| kendi elleriyle yapamadığı bir şeyi kabul edemiyordu. | Open Subtitles | لا, ولكنه لم يكن ليعتمد على شيىء لم يصنعه بيديه |
| Sence hizmet ettiğin kişi, dünyanın en zengin, en güçlü adamlarından biri geceleri kendi elleriyle suçluları parça parça eden gizli bir intikamcı. | Open Subtitles | تعتقد أن موكلك و الذي واحد من أغنى و أقوى الرجال بالعالم خارج على القانون متخفي، يقضي لياليه بالقبض على المجرمين بيديه العاريتين |
| Şimdi genç Davenport gibi Laurent de ölü, kendi elleriyle öldürdü. | Open Subtitles | والآن لورينت مات مثقل دافينبورت الشاب بيديه |
| Hem kendi elleriyle bir şey yaratabilmek bir erkek için iyi bir şey. | Open Subtitles | وأيضاً جيد أن يعرف الرجل أن بوسعه أن يصنع بيديه |
| kendi elleriyle uçak ordusu bile kurmuş. | Open Subtitles | بنى أسطول كامل من الطائرات بيديه |
| Cassius kendi elleriyle öldürdüğü ilk kişiydi. | Open Subtitles | -و قد كان اول من قتل ,كاسيوس -منتحرا بيديه |
| Toplumumuz, yasaları kendi elleriyle uygulamaya kalkan bir adamı hoş göremez. | Open Subtitles | ومجتمعنا لا يصفح عمن يطبق القانون بيديه |
| Aslında o, Cehennem Dünyası hakkında öylesine tutkuluydu ki... bunu kendi elleriyle yaptı. | Open Subtitles | في الحقيقة, كان منفعل جداً ...تجاه عالم الجحيم لدرجة أنه صنع هذا... بيديه المجردتين |
| Onun mekanına gideceğiz, bu ev, onun kendi elleriyle yaptığı bir yer. | Open Subtitles | سوف نذهب الى منزله الذي بناه بيديه |
| Ölümsüzlük adına kendi elleriyle bir anıt yaptı. | Open Subtitles | ودُفن إلى الأبد فى مقبرة صُنعت بيديه |
| Canlandığında, bunların çoğunu kendi elleriyle katledecek. | Open Subtitles | *،عندما يبعث من جديد* *.سيبعث معه كل من قتلهم بيده* |
| Suçlu o hükmü kendi elleriyle yazdı. | Open Subtitles | المجرم كتبه بيده هو |
| Ve şimdi bu kız bunu kendi elleriyle alıyor, ve önümde ufalayıp toz ediyor. | Open Subtitles | والآن، أرى هذه الفتاة تمسك بيديها مستقبلنا الذي ينهار أمامي |