| Vergilerimi ödeyemezsem patronun kesintiler yapar. | Open Subtitles | لا أستطيع الدفع الضرائب، رئيسك سوف سيقوم ببعض التخفيضات |
| Bilirsin adamım, bu kesintiler gittikçe daha kötü oluyor. | Open Subtitles | هذه التخفيضات تزداد سوءا ، تعلمون ، يا رجل. |
| Ve bu, artan ekonomik kesintiler ve memurlarımıza karşı atran tehtidlere rağmen teslim edildi. | Open Subtitles | ولقد تـم ذلك علي الرغم من تخفيض الميزانية، والتهديدات المُتزايدة ضد رجالنـا. |
| Matthew, bunun kolay olmadığını biliyorum ama şirket kesintiler yapıyor. | Open Subtitles | ماثيو , أعرف انه ليس الوكيل المسجل, لكن الشركه تواجه تخفيضات في الميزانية |
| Lanet kesintiler. İşte bu yüzden bu b. ku takip etmeyi sevmiyorum. | Open Subtitles | انقطاع التيار اللعين لهذا السبب لم أرغب معرفة شيء |
| Bu, kesintiler başladığından beri ikinci haneye tecavüz ve cinayet. | Open Subtitles | هذه ثاني جريمة قتل بإقتحام منزل منذ بداية موجات التعتيم |
| Belki bir yıl. Hala para kaybediyor olursak, kesintiler devam eder. | Open Subtitles | ، إذا ما زالت الخسـارة تواجهنـا نوقف تفعيل التخفيض |
| Bunlar, insanları işten çıkartmadan ve tekrar yapılanmadan yapabileceğiniz kesintiler. | Open Subtitles | هذه هي التخفيضات التي بإمكانك إجرائها دون مزيد من تسريح العمال أو إعادة التنظيم |
| Ben Senatör Healy ile çalışıyorum, ve kendisi bütçede bazı kesintiler yapmayı düşünüyor özellikle güvenlik görevlilerinin maaşları konusunda. | Open Subtitles | وانه يتطلع الى اجراء بعض التخفيضات في الميزانية إلى الرواتب الأمن هنا، |
| Askeri kesintiler, daha az silah gelişimleri bir de yönetimle sorunum vardı. | Open Subtitles | التخفيضات العسكرية، وتطويرات للأسلحة وبعد ذلك كان عِندي بعض المشاكل بالإدارةِ |
| Brad bu sabah geldi ve kesintiler yapmaya başladı. | Open Subtitles | براد أتى هذا الصباح وعمل التخفيضات |
| Yapılan tüm kesintiler, onun iş yükünü arttırmıştı. | Open Subtitles | تزايد عبء عملها مع كلّ تلك التخفيضات. |
| kesintiler ve kıdem olayı. | Open Subtitles | التخفيضات و الأقدميـة |
| Polis iş gücünde de kesintiler olur. | Open Subtitles | وسيكون هناك تخفيض في عدد رجال الشرطة |
| Sanırım, harcamalarınızda önemli kesintiler yapmak zorundasınız. Moda Dünyası dergisine üç tane abonelik? | Open Subtitles | حسناً، سيكون عليك تخفيض مصروفاتك، ثلاثة اشتراكات بمجلة (فانيتي فير)؟ |
| Eğer stoku satamazsak yeni proje hazırlayamayız ve kesintiler bile olabilir. | Open Subtitles | ، إذا لم نقم ببيع المخزون فلا مشاريع جديدة و قد يكون هنالك حتى تخفيضات |
| - Tamam. Kötü haber şu ki, kesintiler beni kadrolu olmayan... | Open Subtitles | الأخبار السيئة هي أن تخفيضات العمالة تجبرني |
| Eğer bakan sabah ilk iş o bütçeyi onaylamazsa ciddi kesintiler yapmak zorunda... | Open Subtitles | إذا لم السكرتير _ الموافقة على أن الميزانية أول شيء في الصباح، نحن ستعمل لديك لجعل بعض تخفيضات خطيرة... |
| Lanet kesintiler. İşte bu yüzden bu b. ku takip etmeyi sevmiyorum. | Open Subtitles | انقطاع التيار اللعين لهذا السبب لم أرغب معرفة شيء |
| Quahog, Superstore USA'in elektrik talebi dolayısıyla kesintiler ile tanışacak. | Open Subtitles | كوهاج سوف تعاني من انقطاع الكهرباء بشكل مستمر للمساعدة في تلبية طلبات الطاقة الكبيرة لــ متجر سوبر ستور الأمريكي |
| Bu gece de kesintiler olacak. | Open Subtitles | موجات التعتيم المتناوبة لا زالت سارية هذه الليلة |
| Aynı kesintiler Mr. Powell'ı da işsiz bırakmış olmalı... 8 ay önce. | Open Subtitles | نفس التخفيض الذي أخرج السيد (باويل)، من وطيفته قبل ثمانية أشهر |