| Berber dükkanları, rap konserleri ve en önemlisi de siyahi kiliselerinde. | TED | محلات الحلاقة، ومهرجانات الراب، وبشكل أهم، في كنائس السود. |
| Cadılığın bu tanımlaması, 15. yüzyıl sonralarında başlayarak Batı Avrupa kiliselerinde yayıldı. | TED | انتشر هذا التعريف لأعمال السحر في كنائس أوروبا الغربيّة بدءًا من نهاية القرن الخامس عشر. |
| Kanun beyaz kiliselerinde okunuyor. | Open Subtitles | القانون يُكتب في كنائس بيض البشرة |
| Ben olmasaydım kimse kiliselerinde ve bodrumkatlarında ne haltlar olup bittiğini bilmiyordu. | Open Subtitles | لو لم أكن هنا ما كان لأحد أن يعرف ماذا يفعلوا في كنيستهم أو في قبوهم |
| Onlar ise Paskalya Bayramını kendi kiliselerinde kutluyorlar. | Open Subtitles | ويحتفلون -ايضا- بعيد الفصح في كنيستهم الخاصه. |
| Zenci kiliselerinde hep böyle yapıyorlar. | Open Subtitles | هذا ما يفعلونه في كنائس الزنوج |