| 6 kutu kiraz bombası ve M-80 sipariş veren kişi. | Open Subtitles | الرجل الذي أمر ستة مربعات من قنابل الكرز وم 80. |
| Rengarenk çiçekler, okyanus... Bu zamanda kiraz çiçekleri mükemmel değil midir? | Open Subtitles | الن يكون منظر ازهار الكرز فى جينان الافضل على الاطلاق ؟ |
| kiraz ağacı doğumu, ölümü ve yeni uyanışı temsil eder. | Open Subtitles | شجـرة الكرز ترمز إلى الولادة و الموت و الصحوة الجديدة |
| Tavana kiraz bulaştırmak için ne kadar ateş gücü gerekli ki? | Open Subtitles | كَمْ القوّة النارية ضروريةُ لتَضمين a كرز في a بلاطة سقفية؟ |
| Benim adım Sherri, ama saçımdan ötürü arkadaşlarım bana kiraz der. | Open Subtitles | اسممي شيري, لكن اصدقائي يدعوني تشيري بسبب شعري |
| Bahar ayında kiraz çiçekleri dökülür gibi Christy'nin dudaklarından yalanlar döküldü. | Open Subtitles | سقطت أكاذيب من شفاه كريستي مثل أزهار الكرز في فصل الربيع. |
| Bunun bir örneği Japon kültüründe kiraz çiçeğinin kutlanmasıdır. | TED | مثال في الثقافة اليابانية هو الاحتفال بتفتح أزهار شجر الكرز. |
| kiraz çiçeğinin kendisi elma veya portakal ağacından daha etkileyici değildir ama onu diğerlerinden ayıran kısa süreli olmasıdır. | TED | تفتح أزهار شجر الكرز في حد ذاته ليس أكثر إثارة من شجرة التفاح أو البرتقال، ولكن ما يميزها عن غيرها هو قصر مدتها. |
| kiraz çiçeği bir hafta içinde dökülür-- en hafif rüzgarlarda dağılır-- bu özelliği onu daha da güzel yapar. | TED | تسقط أزهار شجر الكرز في غضون أسبوع واحد ويمكنُ تحركها بعيدًا في يومٍ ذي نسيم عليل وهذا ما يجعلها أكثر جمالًا. |
| Memlekette kiraz ağaçları ile dolu büyük bir meyve bahçem var. | Open Subtitles | أملك بستـان كبير مليء بأشجـار الكرز في الوطن |
| Eğer kızılcık sosu sanarsa kafasının kiraz çekirdeği ile dolu olduğunu söyle. | Open Subtitles | لو إعتقدت أنها صلصة الفراولة أخبرها أن لديها الكثير من الكرز في رأسها |
| Kafeteryalardan usanmış ve kiraz mevsiminin gelmesini dört gözle bekler gibi, yemek içmek istemiyordu. | Open Subtitles | ضجرًا من المقاصف, وترقّبًا للإجازة, اشتهيت أن تذوّق الطعام في الاستراحة التي يعرضها موسم الكرز. |
| Neden biz de kiraz çiçeklerini taklit edip en güzel anımızda daldan düşmeyelim? Rüzgarda sürüklenerek. | Open Subtitles | لمَ لا نقلد أزهار الكرز وأن نسقط ونحن بقمة جمالنا؟ تحملنا الرياح |
| kiraz marmeladı yaptım ister misin? | Open Subtitles | لقد حضرت لك مربية الكرز هل تريد بعضاً منها؟ |
| Bu yalnızca lanet olası bir kase dolusu kiraz. | Open Subtitles | ـ إنها طبق من الكرز الشهي. ـ دعينا نرحل. |
| Yani, gideceğimiz gün 'iki karpuz ve bir salkım kiraz'. | Open Subtitles | فالتاريخ إذاً الذي سنذهب إليه هو بطيختان ومجموعة كرز. |
| Gizli malzemenin yabani kiraz olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أنّ المكون السرّي هو الكرز البرّي، ولم يكن لدي كرز برّي طازج. |
| Hiro duvara yüzlerce kırlangıç ve bir kiraz çiçeği ağacı çiziyor. | Open Subtitles | الفنان , هيرو , قام برسم شجرة كرز تمتلك 100 برعم على الجدار |
| Daha dün gece kiraz'la Marcia'yı sinemadan eve götürüyorduk. | Open Subtitles | فقط الليلة الماضية كان يوصل تشيري ومارشا للمنزل من السينما |
| Ağaçta uyurum, kiraz ve fındık yerim. | Open Subtitles | سأنام على شجرة وأتناول التوت والجوز الأسود |
| Ne, kiraz Danimarka'yla kucaklayacak mısın? | Open Subtitles | ماذا، هل ستقوم برميهم بالكرز الدانماركي؟ |
| Renk. kiraz kırmızısı. | Open Subtitles | لون ، كريز لون |
| Kıymetli kiraz opal taşının izlerini buldum. | Open Subtitles | اكتشفت كميات ضئيلة من حجر الأوبال الكرزي |
| kiraz kuşu tepeye uçtu! Geri dönün! | Open Subtitles | الـ (الدرسة) طار نحو الوادي عودوا أدراجكم |
| En üstüne de brendili kiraz ve taze krema konuyor. | Open Subtitles | ثمّ أَفِيقُه كرزَ offwith brandied ودهن fraîche. |
| kiraz kuşları bize yardımcı oldu, sürücünün gözlerine ok gibi öpücüklerle fırladılar. | Open Subtitles | البلابل ساعدتنا، فقد تراشقا لتقبيل عيون السائق |