| İyi değil. Margaret, koltuğumun yanında kırmızı bir kol var. "Manuel kontrol" yazar. | Open Subtitles | يا مارجيت , يوجد رافعة حمراء بجواري مقعدي |
| koltuğumun ön tarafında, düşmemek için kendimi tutarak oturduğumu hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر أني جلست على حافة مقعدي في السينما حتى لا أسقط |
| Sürekli koltuğumun arkasını tekmeleyip durdu. Hayır. Sürekli koltuğumun eleyip durdu. | Open Subtitles | كلا، فقد استمر بركل ظهر مقعدي بقدمه |
| Tüm yol boyunca koltuğumun arkasını tekmeliyordu. | Open Subtitles | لقد كان يركل مقعدي في الطريق كله |
| koltuğumun yanındaki masada durması konusunda anlaşmıştık. | Open Subtitles | أظن أننا قد إتفقنا أن يكون مكانه على الطاوله بجانب كرسيي |
| koltuğumun altında tuttuğum bir 30.57. Gizlemek ve taşımak gibi mi? | Open Subtitles | أنه سلاح " طراز 3057 " وضعته تحت مقعدي لكي يسُهل حمله وأخفاءه |
| Pele, koltuğumun arkasına tekme atmayı keser misin? | Open Subtitles | يا (بيليه)، هلاّ توقفت عن ركل ظهر مقعدي من فضلك؟ |
| Kamyonette, koltuğumun altında. | Open Subtitles | أجل, إنها بالشاحنه تحت مقعدي |
| - Çantan koltuğumun hemen arkasında. | Open Subtitles | إن حقيبتك خلف مقعدي |
| Sanırım koltuğumun emniyet kemeri bozuk. | Open Subtitles | يبدو كأن حزام مقعدي مكسور |
| - Uçakta yer olmaması, koltuğumun değişmesi. | Open Subtitles | في فعل ماذا؟ -حجز رحلتي بالكامل، وتغيير مقعدي . |
| ! Aman Tanrım. koltuğumun altında! | Open Subtitles | ياإلهي، إنها أسفل مقعدي. |
| koltuğumun yanına. | Open Subtitles | حافة مقعدي. |
| koltuğumun arkasında! | Open Subtitles | خلف مقعدي |
| Biri koltuğumun burada olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أخبروني أني سأجد كرسيي هنا |
| Orada ve koltuğumun yanında. | Open Subtitles | هنا بالقرب من كرسيي |