| Arka koltukta bir ayak izi bulduk. Speck'inkinden birbuçuk kat daha büyük. | Open Subtitles | التقط أثر قدم في المقعد الخلفيّ الحجم و نصف أكبر من البقعة. |
| Arka koltukta bir şeytan ve bir melek oturuyor. | Open Subtitles | الأمر هو أنه يوجد ملاك و شيطان يجلسان في المقعد الخلفي |
| Ve onlara arka koltukta bir bombanın olduğunu mu söyleyelim? | Open Subtitles | أونخبرهم بأنّ ثمّة قنبُلة في المقعد الخلفي؟ |
| Sonra arka koltukta bir şey görüyor ve araca biniyor. | Open Subtitles | ومِن ثمّ يرى شيئاً في المقعد الخلفي، ويركب. |
| Ön koltukta bir yabancı otururken ve emniyet kemeri sırtımı acıtırken. | Open Subtitles | ليس بوجود غريب في المقعد الأمامي و حزام مقعد يوخزني في الخلف |
| Üçüncü şeride park ettim ve arka koltukta bir mayonez küveti, üç düzine istiridye ve robot kostümü var. | Open Subtitles | ركنت سيارتي وخلفي ثلاثة ولدي وبانيو من المايونيز وثلاثة عشر دزينات من المحار وزي روبوت في المقعد الخلفي |
| Ön koltukta bir ceset var mı? | Open Subtitles | اهناك احد ميت في المقعد الامامي ؟ |
| Arka koltukta bir şey yok. | Open Subtitles | حسنا، إنه ليس في المقعد الخلفي |
| Şey, güvenlik kameraları parkta bir arabayı görüntülemiş arka koltukta bir çocukla tanımı geçende bir pasajda çekilen bu fotoğrafla uyuşuyor, birkaç çocuk aynı şekilde içeri girmişlerdi. | Open Subtitles | حسناً، كاميرات الأمن التقطت صورة سيارة في مواقف السيارات... بها طفل يجلس في المقعد الخلفي... تطابق هذه الصورة التي التُقِطت في مبنى الأسبوع الماضي |
| Arka koltukta bir çanta var. | Open Subtitles | هناك حقيبة في المقعد الخلفي |
| Biri de arka koltukta bir çantanın içinde. | Open Subtitles | في كيس في المقعد الخلفي |