| Aynı dizayn geçen gün bulduğumuz ceset üzerindeki kolyede de vardı. | Open Subtitles | ووجدنا ذات التصميم على قلادة سحبناها من جثّة منذ أيّام |
| Kaderim, bir kolyede sıkışıp kalmış ailenin yüz karası olan kardeşimin ellerinde. | Open Subtitles | سيعلّق مصيري بين يديّ أخونا المنبوذ الذي حبسناه في قلادة. |
| Seni her an görebilmemiz için kolyede iz sürücü bir alet var. | Open Subtitles | قلادة مجهزة مع جهاز تتبع حتى أستطيع أن ارصد موقعك في جميع الأوقات |
| Bu kolyede dinleme cihazı ve GPS var, gözden kaybolursan seni takip edebiliriz. | Open Subtitles | تلك القلادة تحتوي بداخلها على جهاز إستماع وجهاز تحديد مواقع لذا يُمكننا تعقبك أينما ذهبتِ |
| Yeterince zaman harcadık! Kardeşimin ruhu o kolyede. - Onu bulup geri getirmemiz gerek. | Open Subtitles | أهدرنا وقتًا كافيًا، روح أخي في القلادة وعلينا لإيجاده وإعادته. |
| O kolyede ters giden bir şey var. | Open Subtitles | يبدو أن هناك شيء خطأ بجوار القلادة |
| Bu "berduş" cebinde on bin poundluk bir kolyede taşıyor muydu? | Open Subtitles | كان ليمكن لذاك "المتشرد" أن يضع قلادة تُقدر بعشرة آلاف جنيه في جيبه |
| O kolyede çok şirinmiş. | Open Subtitles | أن قلادة هو لطيف، أيضا. |
| kolyede takip cihazı var. | Open Subtitles | قلادة مجهزة بجهاز تتبع |
| Evet ben kolyede olurum. | Open Subtitles | أجل، سأكون في القلادة |