| Konserveler dışında hepsi bozulacak zaten. | Open Subtitles | باستثناء السلع المعلبة هذا كله سيضيع هباء على أى حال |
| Pekâlâ, Linda'nın topladığı yiyecek ve Konserveler danışmanın orada. | Open Subtitles | حسنا، ليندا سقوم بجمع المواد المعلبة وسريعة التلف |
| Su ve Konserveler var. | Open Subtitles | هناك المياه والأغذية المعلبة |
| Bu Konserveler beni daha ne kadar idare eder bilmiyorum. | Open Subtitles | لا اعلم كم اكثر من هذه المعلبات يمكنني ان اخذ |
| Reçeller, Konserveler, gizli odasına sakladığı parası. | Open Subtitles | أعني البرطمانات، المعلبات المال الذي كانت تخفيه في حجرتها السرية |
| 2006'dan kalma ama Konserveler sonsuza kadar dayanır, değil mi? | Open Subtitles | إنه من عام 2006 ولكن الطعام المعلب يدوم للأبد صحيح؟ |
| - Şey, görünüşe göre yemek alışverişi yapıyorlarmış, Konserveler reyonunda. | Open Subtitles | يبدو أنهما كانا يتسوقان في ممر المعلبات |
| Bodruma baktin mi? Konserveler ve toz. | Open Subtitles | بعض المعلبات والغبار |
| Konserveler nerede? | Open Subtitles | لما كل هذه المعلبات ؟ |
| Hayır, muhtemelen Konserveler yüzünden. | Open Subtitles | لا، ربما على الأرجح بسبب الطعام المعلب |