| Biraz daha konuş. Yemekte hiç böyle güzel sohbet etmemiştik. | Open Subtitles | تحدث أكثر، لم نحصل على حديث طيب كهذا على العشاء |
| Sadece ara ve konuş. Her şey yoluna girecek tamam mı? | Open Subtitles | فقط اتصل بها , تحدث إليها وكل شئ سيكون علي مايرام |
| İyi. Devam et ve bu dondurmayı bitirene dek bu şekilde konuş. | Open Subtitles | حسناً ، تحدث بهذه الطريقة فقط حتى ننتهي من تناول الآيس كريم |
| Kudüs'e itina ile konuş ve esaret günlerinin sona erdiğini söyle. | Open Subtitles | ؟ تكلم بحنان الى اورشليم واخبرها ان وقت عبوديتها قد مضى |
| O süre içinde SWAT ekibiyle bir konuş içeri girmek isteyebileceğimizi söyle. | Open Subtitles | في هذه الأثناء، تحدّث لفريق التدخّل السريع، وأعلمهم أننا قد نودّ الإقتحام. |
| Bir kez olsun onunla konuş Sanjana. Hayat çok kısa. | Open Subtitles | . تكلمي معه مرة , سانجانا الحياة قصير جدًّا للكراهية |
| Benim dillerle işim yok. İster İngilizce konuş ister Almanca. | Open Subtitles | أنا لا أفهم اللغات،أعني إذا كنت تستطيع تحدث الإنجليزية والألمانية |
| Talep bizden gelmediği sürece sorun yok. konuş onunla. Teşekkürler beyler. | Open Subtitles | طالما ليس صادراً منا نحن تحدث إليها, شكراً لكم أيها السادة |
| Sen Alman turistlerle konuş. Sor bakalım bunu hatırlıyorlar mı? | Open Subtitles | تحدث مع السياح الألمان واعرف ما اذا كانوا يتذكرون هذا |
| Anlayacağı bir şey hakkında konuş. Büyük hayvan avı mesela. | Open Subtitles | تحدث معه عن شئ يفهمه مثل الصيادين المحترفين , على سبيل المثال |
| Sadece konuş ve yürümeye devam et. Buradan çıkıyorsun. | Open Subtitles | فقط تحدث واستمر فى المسير حتى تخرج من هنا |
| - Lambert davası, White'la konuş. - Neden White'la konuşayım? | Open Subtitles | قضية لامبرت، تحدث الى وايت لم يجب ان اتحدث الى وايت؟ |
| konuş. Şarkı söyleyebiliyorsan konuşabilirsin de. | Open Subtitles | تحدث الآن، إن كنت تستطيع الإنشاد فلا بد أنك قادر على الحديث |
| Daha önce konuştuğun gibi konuş benimle. Lütfen, bir şey söyle. | Open Subtitles | تكلم معي عن الطريق التي نسير فيها ارجوك ، قل شيئا |
| Kendi adına konuş çünkü benim ailenle bir sorunum yok. | Open Subtitles | تكلم عن نفسك لأننى ليست لدىّ أى مشكلة مع والديك |
| Belki içinde bir ordu saklıyorsundur. konuş benimle robot ordusu! | Open Subtitles | ربما هناك جيش مختبىء بداخلك، تكلم معي أيها الجيش الروبوت |
| Bizimle kendi ses tonundan konuş, olur mu? | TED | تحدّث إلينا بطريقة كلامك الطبيعيّة، حسناً؟ |
| June, eğer bu senin için bu kadar önemliyse, konuş onunla. | Open Subtitles | جون , اذا كان بهذه الاهمية لديكي تكلمي معه عن الامر |
| Güvenlikle konuş bak bakalım güvenlik kamera kayıtları var mı ya da kulübün dış cephesini gören birşey var mı. | Open Subtitles | تكلّم مع رجال الأمن لمعرفة إذا كان لديهم كاميرات بأعلى الأبواب أو أن أحداً من المدنيين قد صور ما حدث |
| İstiyorsan yolun karşısındaki Connie ile konuş. | TED | لو أردت فعل ذلك، اعبر الشارع وتحدث إلى كوني. |
| Sadece onunla konuş, tatlım. Her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | تحدّثي إليه وحسب، عزيزتي ستكون الأمور بخير |
| Bana bir iyilik yapmanı istiyorum. Karımmışsın gibi konuş benimle. | Open Subtitles | اريدك ان تسدى لى معروفا تحدثى الى كما تتحدث الزوجة |
| Bu herifle konuşamıyorum. Sen konuş, bakalım ilgisini çekebilecek misin? | Open Subtitles | لا استطيع التحدث مع هذا الرجل تحدثي اليه, دعيه يركز |
| Pekâlâ git erkeğinle konuş. Sonra görüşürüz. | Open Subtitles | حسناً، اذهبي للتحدث مع صديقكِ أراكِ لاحقاً |
| Tamamen idari görev. Dikkatlerini çek. Birkaç kişiyle konuş. | Open Subtitles | مهمة إدارية صارمة لوّحُ بالعَلَمِ، تكلّمْ مع بضعة ناس |
| Sadece limuzine gel ve konuş benimle. | Open Subtitles | فقط ادخلي إلى الليموزين وتحدثي إليّ دقيقة |
| Oyuncak istiyorsan Doktor Russell'la konuş. | Open Subtitles | إذا كنت تريدين لعبة تلعبي بها تكلّمي مع روسيل |
| Böylece kıç hakkındaki bu konuşmayı başlattım ve şu ana fikir ile bitiriyorum: yürü ve konuş. | TED | وهكذا بدأت هذا الحديث عن المؤخره، لذا سوف انتهي بخلاصه الموضوع، والتي هي، المشي والحديث. |
| O zaman onunla konuş, hatta bütün ailemle konuş. | Open Subtitles | أندى , تريدى أن تتكلمى مع أمى عيذه تكلمى أمى ؟ كلمى أمى |