| Konsolos ile konuşabilirsin, ama ben de hemen dışarıda olacağım. | Open Subtitles | يمكنك التحدث مع القنصل وحدك ولكنى سأكون أمام الباب مباشرةً |
| Gördün mü, işin iyi tarafı, bu tür şeyleri herkesle konuşabilirsin. | Open Subtitles | أترى, و أفضل جزء هو أنك تستطيع التحدث حول هذه الأشياء |
| Kendi evimde konuşamayacak mıyım? Burası benim evim. İstiyorsan odana dönüp konuşabilirsin. | Open Subtitles | هذا بيتي وإن أردت أن تتكلمي فتستطعين التحدث في غرفتك |
| Büyük annen dışında başka insanlarla da konuşabilirsin. | Open Subtitles | ربما يجدر بك التحدّث إلى شخص آخر ماعدا جدتك |
| Kasabaya giderken Schofield ile konuşabilirsin, bu sıkıntı bitene kadar düşün. | Open Subtitles | هل تعتقد يمكنك التحدث مع سكوفيلد لينتقل إلى المدينة حتى تنتهي هذه المشاكل؟ |
| Biliyor musun, sanırım kendine oyuncu belirleme yönetmeni demelisin. Pekala, he ne demek istersen... Çünkü, bilirsin, oyuncu belirleme yönetmeni olarak, onlarla gün boyu konuşabilirsin. | Open Subtitles | أظن عليك دعوة نفسك مخرج مواهب لأنك لو كنت كذلك يمكنك التحدث لهن |
| Ya da bizim gibi iyi kalpli insanlarla konuşabilirsin. Yani ben ve Mark ile. | Open Subtitles | أو يمكنك التحدث مع أثنين من أصحاب القلوب البيضاء مثلي أنا ومارك |
| Yardıma ihtiyacın varsa, benimle konuşabilirsin. | Open Subtitles | إن كنتِ بحاجة للمساعدة بإمكانكِ التحدث إلي. |
| Sen artık büyümüşsün, çünkü çok dikkatlisin. Artık konuşabilirsin. | Open Subtitles | أنت حذر لأنك ناضج لذلك يمكنك التحدث الآن |
| Onunla konuşabilirsin ama polisi ararsan kız ölür. | Open Subtitles | ،يمكنك التحدث إليها ولكن إن اتصلتَ بالشرطة فاعتبرها ميتة |
| Dur bakalım orada. Kızımla öyle konuşabilirsin, ama oğlumla asla. | Open Subtitles | تمهل، تستطيع التحدث مع إبنتي هكذا وليس مع إبني |
| ... amabukonudaher zaman başka biriyle konuşabilirsin. | Open Subtitles | و لكن يمكنكِ التحدث عن ذلك مع أي شخص آخر |
| İstediğin kişiyle konuşabilirsin. Sorun değil. | Open Subtitles | باستطاعتك التحدث الي اي شخص تُريد فهذا ليس لة اهمية |
| Benimle konuşabilirsin. | Open Subtitles | في هيئة إصلاحية مشددة الحراسة يمكنك التحدث إليَّ أنا |
| Neden adama cevap vermiyorsun? konuşabilirsin, sürtüğüm. | Open Subtitles | لم لا تجب على الرجل يمكنك التحدث أيها العاهرة |
| Seni tedavi ettim. konuşabilirsin. | Open Subtitles | إنها تطلق اللسات لقد عالجتك، يمكنك التحدث |
| Bak, istediğin zaman benimle onun hakkında konuşabilirsin. | Open Subtitles | أنظرى، يمكنك التحدّث عنه لي فى أي وقت تريدى |
| Milyonlarca seks işçisi ve sayısız seks işçisi örgütü ile konuşabilirsin. | TED | بإمكانكم التكلم مع ملايين محترفي الجنس وعدد لا يحصى من المنظمات التي يقودها محترفو الجنس. |
| Sadece, istersen benimle konuşabilirsin diyorum. | Open Subtitles | افعلي ما تريدين ان تفعلي مهما كان. انا فقط اقول لك انه يمكنك ان تتحدثي الي وقتما تريدين |
| Şu anda yanındaymış gibi konuşabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك محادثتي , كما لو كنت أقف بجانبك أين أنت ؟ |
| Eğer sen, dilersen, İngilizce'de konuşabilirsin onunla. | Open Subtitles | إذا تتمنى، يمكنك أن تتكلّم معه بالإنجليزي ولكى تتأكد بنفسك. |
| Gizli olmadığı sürece rahatça konuşabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك التكلّم بحريّة طالما أن ما تقولهُ ليس سري. |
| Bir dakika mı? Tabii, benimle tüm bir saat boyunca konuşabilirsin. | Open Subtitles | في الدقيقة نعم، أنت يمكن أن تتكلم لي ل كل ساعة |
| Cep telefonumdan CTU'yu arayacağım, onunla özel olarak konuşabilirsin. | Open Subtitles | سأتصل بالوحدة من هاتفي الخليوي حتى يمكنك الحديث إليها على انفراد |
| Şimdi, ayrıcalıkların konuşabilirsin. | Open Subtitles | والآن، إمتيازاتك. يُمْكِنُ أَنْ تَتكلّمَ. |
| Beni tanımıyorsun. Benimle bir sokak sürtüğüymüşüm gibi nasıl konuşabilirsin? | Open Subtitles | أنت لا تعرفني لماذا تكلمني وكأنني ساقطة؟ |
| Kaçırdığın doğum günlerinden, tatillerden ve onun mezuniyetinden konuşabilirsin. | Open Subtitles | ستتحدث لماذا فوّتَ اعياد الميلاد والدراسة والتخرج |
| konuşabilirsin. | Open Subtitles | مسموح الكلام. |
| Ama istediğin zaman gelip benimle konuşabilirsin. | Open Subtitles | ولكن بإمكانّكَ القدوم والتحدث معي، إن احتجتَ ذلك |
| Her dili anlayabilir ve konuşabilirsin. | Open Subtitles | سيتسنّى لك تحدُّث وفهم أيّة لغة تُخاطَب بها. |