| Bu resimler dönmeye devam edecek, bu arada ben de konuşayım. | TED | وسيستمر عرض هذه الصور بينما أتحدث قليلا. |
| Saat dörtte otelinizde bir kokteyl var. Onu da getirin, konuşayım. | Open Subtitles | تعال بها إلى الحفلة لاحقا وسوف أتحدث إليها |
| Oturayım mı, ayakta mı durayım konuşayım mı, susayım mı, karar verelim. | Open Subtitles | لذا حدّدْ ما إذا كنتُ سأجلس... أم أقف، أتحدث أم أبقى صامتا |
| Ne sorarsa sorsun, bırak senin adına ben konuşayım. | Open Subtitles | و مهما سألك,دعيني أقدمكي له و أتكلم عنكي |
| Bunu şöyle açıklayabilirim, ama önce matematiğin gerçek hayatta ve okulda nasıl göründüğü hakkında biraz konuşayım. | TED | دعوني اشرح هذا علي اولا ان اتحدث عن الكيفية التي يبدو عليها تعليم الحساب اليوم في العالم وفي النظام التعليمي |
| -Joy. -Tamam, müdürünüzle konuşayım. -Müdürüm ara verdi. | Open Subtitles | ـ أريد أن أتحدّث إلى المراقب ـ إنه فى استراحة |
| Çabuk konuşayım. Telefon faturan yüklü gelmesin. | Open Subtitles | سوف أتحدث بسرعة لابد وأن هذه المكالمة مكلفة |
| Doğru. Onunla konuşayım. | Open Subtitles | لم تفعلي، الآن فهمت دعيني أتحدث معه، سأتصل بكِ، أعدكِ |
| Anladım, biraz müsaade et. Seninle konuşayım. Sakın aptalca birşey yapma. | Open Subtitles | هذا واضح , و لكن دعنى أتدخل لثانية دعنى أتحدث إليك , لا تفعل أى شيء أحمق |
| Şu herifle bir konuşayım. Lütfen! | Open Subtitles | دعنى أتحدث مع هذا الرجل أرجوك دعنى أتحدث معه لدقيقة |
| O zaman açık konuşayım, Mösyö Harper. | Open Subtitles | إذا سيد ً هاربــر ً . دعنـي أتحدث بوضـوح كــامل |
| Hayır, lütfen. Sopayı yere bırak. Bırak onunla konuşayım. | Open Subtitles | لا, رجاءاً, أنزل الهراوة دعني أتحدث إليه |
| Bırak da bu herifle iki dakika konuşayım? | Open Subtitles | دعني أتحدث لهذا الرجل اللعين للحظة أمهلني نصف ثانيه |
| ...ve size ne sorarsa sorsun, bırakın sizi ben takdim edeyim ve adınıza konuşayım. | Open Subtitles | و مهما سألك,دعيني أقدمكي له و أتكلم عنكي |
| Şartlardan biri buydu. Kuzenlerden biriyle konuşayım. | Open Subtitles | كان هذا من بين الشروط دعيني أتكلم مع أحد أبناء العم |
| Şimdi de izninizle tasarrufun önündeki bir diğer davranışsal engel olan atalet hakkında konuşayım. | TED | دعوني الآن اتحدث عن عائق سلوكي آخر للادخار له علاقة بالخمول. |
| Bir fikrim var. Önce ben konuşayım. | Open Subtitles | لديّ فكرة، دعيني أتحدّث أوّلاً، أتسمحي لي؟ |
| Ben Katil'le konuşayım, o seninle ilgilenir. | Open Subtitles | سأتحدث الى القاتل وهو سوف يهتم بك ويقدرك |
| Daha para istemek hiç hoş olmaz Tamam bırak ben konuşayım | Open Subtitles | لست جيدا في هذا طلب المزيد من المال حسنا دعني انا اتكلم |
| Pekala, şu arkadaki Amanda olmalı gidip konuşayım, ve, uh, psikolojik durumuna bir bakarım. | Open Subtitles | حسنا إذن , ستكون أماندا بالخلف هناك , لذا سأذهب للتحدث إليها و سأحصل على قراءة لحالتها العقلية |
| Bak, sana bunu anlattım. Şimdi bırakın da SGA'den biriyle konuşayım. | Open Subtitles | انظر أخبرتك بهذا أتركني الآن أتكلّم إلى شخص ما من إس جي أي |
| Eskiden, oh, tamam, üstümü giyeyim, bir sürü makyaj yapayım, televizyona gideyim, haberler hakkında konuşayım derdim. | TED | اعتدت على الاعتقاد، أوه، حسنا، أن ألبس، وأضع الكثير من الماكياج، وأظهر على التلفزيون، وأتحدث عن الأخبار. |
| Önce ben konuşayım, olur mu? | Open Subtitles | هل أتحدثُ أنا أولاً، وأنتم من بعدي تقولون شيئاً؟ |
| Bırakın da ben konuşayım kızlar. | Open Subtitles | و الأن, دعوني أقوم بالحديث يا فتيات, إتفقنا؟ |
| Babamı biraz yalnız bırakıp gelip annemle konuşayım dedim. | Open Subtitles | أردت أن أمنحه بعض الوقت وحده، وجئت لأتحدث مع أمي |
| Ama direk sadede gelip yüz yüze konuşayım dedim. | Open Subtitles | لكنني قررت أن اقطع المسأله وأقدم للحديث إليك وجه لوجه |
| O zaman en iyisi gidip ben konuşayım. | Open Subtitles | حسناً، من الأفضل أن أذهب للتحدّث إليهم على الفور. |
| - Benim otçuyla bir konuşayım. | Open Subtitles | يجب أن أكلم الذي يبيعني الحشيش |