| Doktorlarınla konuşmuşlar yarışabilecek gücün olduğuna dair hiçbir veri olmadığını düşünüyorlar. | Open Subtitles | لقد تحدثوا مع اطباءك مما جعلهم يشعروا بأنه لا يوجد دليل يشير الى انك قوي بما فيه الكفاية للمنافسة |
| Palmer, Tony ve Michelle, Jack'in ölmüş olduğunu sandığımız andan hemen önce konuşmuşlar. | Open Subtitles | بالمر و طوني وميشيل الثلاثة تحدثوا مع جاك قبل افتراضه ميت رسمياًً |
| O zamanlar bile o kadar konuşmuşlar ki, aşk, ihtiras, sevgililer ve erkekler hakkında. | Open Subtitles | حيث تحدثوا كثيرا ،عن الحب و الهوى العاشقين و الرجال |
| Hepsi bir odaya girip sadece dört saat mi konuşmuşlar? | Open Subtitles | كلّ ذلك، كل ماحدث دخلوا الغرفة وتحدثوا عنه لـ4 ساعات؟ |
| Ama arkadaşları atlamadan hemen önce onunla konuşmuşlar. | Open Subtitles | لكن أصدقائَه تَكلّموا معه مباشرةً قبل قَفزَ. |
| Robbins sadece ilk aramayı cevaplamış 3 dakikadan daha kısa bir süre konuşmuşlar. | Open Subtitles | اجابت فقط على أول مكالمة تحدثا أقل من ثلاثة دقائق |
| Telefon kayıtları, banka hesapları, e- postalar, en son ne zaman görüşmüşler ve konuşmuşlar öğren. | Open Subtitles | سجلات الهاتف ، حسابات البنك ، الايميلات, المرة الاخيرة التي رأو بعضهما المرة الاخيرة تحدثوا مع بعضهما |
| llianskaia polisiyle konuştum, otel müdürüyle konuşmuşlar. | Open Subtitles | لقد تحدثت مع الشرطة في يوليأنسكويا لقد تحدثوا مع مدير الفندق |
| Hayır. Her şeyi kiliseden dönerlerken konuşmuşlar. | Open Subtitles | لا, لقد تحدثوا في طريق العوده من الكنيسه. |
| Cinayet günü altı kez telefonla konuşmuşlar ve öğleden sonra, çirkin bir münakaşa yaşamışlar. | Open Subtitles | تحدثوا ست مرات على الهاتف في يوم وقوع الجريمة، وبعد ذلك دخل بحجّة قذرة بعد ظهر ذلك اليوم. |
| konuşmuşlar. Ama Amiral'in dinlediğinden emin değilim. | Open Subtitles | لقد تحدثوا,ولكنى لست متأكد أن الأدميرال قد استمع |
| Evin sahibi halayla konuşmuşlar. | Open Subtitles | تحدثوا للعمة التي تملك ذلك المنزل |
| Polisler Ethan'ın evlat verilmesi durumunu ailesi ile konuşmuşlar ancak çocuklarını vermek istediklerinden emin değilim. | Open Subtitles | " المُحققون قد يكونوا تحدثوا إلى عائلة " إيثان ، بشأن عرض " إيثان " للتبني لكن أشك في أنهم تحدثوا إلى وكالات التبني |
| Evet, Jack ve ekibiyle 20 dakika önce konuşmuşlar ancak o andan sonra irtibat kurmak mümkün olmamış. | Open Subtitles | نعم، لقد تحدثوا مع (جاك) وفريقه قبل حوالي 20 دقيقة لكنهم غير قادرين على الوصول إليه مذ حينها |
| Geçmişindeki bazı erkeklerle konuşmuşlar. | Open Subtitles | تحدثوا لبعض الرجال من ماضيك |
| Hepsi bir odaya girip sadece dört saat mi konuşmuşlar? | Open Subtitles | كلّ ذلك، كل ماحدث دخلوا الغرفة وتحدثوا عنه لـ4 ساعات؟ |
| Kadını tanıyorlar, dün gece Jefferson Park'ta kendisiyle konuşmuşlar. | Open Subtitles | وكلهم يعرفونها وتحدثوا معها فى حديقة جيفرسون ليلة امس |
| Odadaki tüm eşyaları kaldırıp James'le konuşmuşlar. | Open Subtitles | ثم أخرجوا تلك الأشياء من هُناك وتحدثوا مع (جايمس) |
| Neyse, birkaç dakika konuşmuşlar. | Open Subtitles | على أية حال، تَكلّموا لمدة بضعة دقائق. |
| Bu konuda yıllarca konuşmuşlar mıdır? | Open Subtitles | هل تحدثا بهذا الشأن لسنوات طويلة؟ |
| İki askeri polisle konuşmuşlar. Çavuş Mirkovich ve Cibelli. | Open Subtitles | تحدّثت الى شرطيان من الجيش الرقيب (مالكوفيتش) و (سيربالي) |
| İkisi 15 dakika konuşmuşlar sonra Lance Ed'e öfke dolu mesajlar yollamış. | Open Subtitles | لقد تكلما لمدة لاتقل عن ربع ساعة وبعدها أرسل لانس رسائل كان غاضبا فيها |