| Birini tanıma aşamasında, ilgi alanlarını, nelerden hoşlandığını ve dolayısıyla onunla konuşabileceğimiz konuları öğreniriz. | TED | وعندما نتعرف على أحدهم، نعلم أكثر ماذا يعلّمهم، ثم نتعلم ما المواضيع التي نناقشها. |
| Bu konuları basit tanımlar ve metaforlarla az önce dinlediğinizden çok da farklı olmayan şarkılar üzerinden ele alıyoruz. | TED | فقد تناولنا هذه المواضيع من خلال الأغاني، بطرق مشابهة لما استمعتم إليه قبل قليل، باستخدام مفاهيم واستعارات بلاغية بسيطة. |
| Zenci erkeklere verilen çoğu çocuk kitabı kölelik, vatandaşlık hakları ve biyografiler gibi ciddi konuları içeriyor. | TED | العديد من كتب الأطفال الموجّهة للأطفال السّود تركز على مواضيع جادة، كالعبودية، والحقوق المدنية والسّير الذّاتية. |
| Bilim insanları, uygunsuz konuları da tartışmalı konuları da özgürce keşfetmeli. | TED | يجب أن يكون علماؤنا أحرارًا لاستكشاف مواضيع غير تقليدية أو مثيرة للجدل. |
| Kendimizi fazla rahatsız etmemek için bu tür konuları uyduruyoruz. | Open Subtitles | نَختلقُ قضايا لذا هم ما عِنْدَهُمْ لظُهُور شرّيرِ جداً حوله. حَصلَ عليه؟ |
| Ana fikrimiz, bu konuları ders alanları olarak değil hayata geçecek projelerin taslakları olarak ele almaktır. | TED | والنقطة المهمة هي عدم التعامل مع هذه المواضيع مثل موضوعات الدراسة، ولكن كما أطر العمل. |
| konuları tartışmak için haftada bir toplanan bir kulübe üyeyiz. | Open Subtitles | ـ حقاً؟ أجل، إنّنا تجمتع في نادي كُل مرة بالأسبوع لمناقشة المواضيع. |
| Bebeğim, annen ve arkadaşının konuşması gereken bazı yetişkin konuları var. | Open Subtitles | حبيبتى أنا و صديقتى لدينا بعض المواضيع الخاصة بالكبار |
| Biliyorsunuz bu programda küçük ve önemsiz konuları konuşmaktan zevk aldık. | Open Subtitles | لقد قضينا وقتاً رائعاً بهذا العرض بالغوص في المواضيع الصغيرة الغير مهمة |
| Genel ilkemize göre, sınıfta bu konuları konuşmayız. | Open Subtitles | من سياستنا عدم مناقشة هذه المواضيع في داخل قاعات الدرس |
| Bay Bennett'e belirli sınırlar içerisinde bazı konuları konuşabileceğimi söylemiştim. | Open Subtitles | اخبرت السيد بانيت بأنني قد اكون قادرة على مناقشة بعض المواضيع مع بعض المعايير الدقيقة |
| Ve konuları bulmaya niyetlenirsiniz ki hemen hemen tümüyle zenci Amerikalı sohbetlerine. | TED | وعلى الأغلب ستجد فيها مواضيع هي تقريبا بالكامل حوارات أمريكية - أفريقية. |
| Bir öğretmen sana bilgiler verir. Farklı konuları öğrenmek için dersler alırsın. | Open Subtitles | أي معلّم يعطيك معلومات تأخذ فصول لنتعلّم مواضيع مختلفة |
| Böylece diğer sürükleyici konuları konuşabilme zamanımız da olacak. | Open Subtitles | وهذا سيمهلنا الوقت لنقاش مواضيع أخرى ملفتة للانتباه |
| Çünkü hiç bir bilgin olmadığı konuları açmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | لأنك تفتح مواضيع عن اشياء لا تعلم عنها المعلومات الكافيه |
| Tamamen bilgim olan konuları açıyorum. | Open Subtitles | انا افتح مواضيع وانا ملم بمعلومات عنها بما فيه الكافيه |
| Dee Snider boğaz ameliyatları ve kişisel hakların savunmasından dem vursa da, metal şarkılarının pek çoğu kışkırtıcı konuları ele alır. | Open Subtitles | وبينما دي سنايدر يتحدث عن جراحة الحنجرة والدفاع عن حقوقك، أكثر الأغاني المعادن تعامل مع قضايا أكثر استفزازية، |
| Ülkenin önemli çıkarlarını ilgilendiren konuları gelecek hafta incelemek dileğiyle. | Open Subtitles | نتمنى أن نتناول موضوعات ذات أهمية أكثر في البلد بالإسبوع القادم |
| Bu alternatif bakış açılarını bu alternatif evrenlerden kazıp çıkarmaya başladım bunları ihtilaflı münazara konuları şekline soktum. | TED | وهذا ما بدأت به كانت تعدين هذه وجهات النظر البديلة من هذه الأكوان الرقمية البديلة، تشريحهم، وكسرهم في نقاط الحديث المثيرة للجدل. |
| Ama bu konuları benimle her zaman konuş. | Open Subtitles | لكنني أريدكِ أن تتحدثي معي بشأن هذه الأشياء دائماً |
| Ve onlar için önemli olan konuları, geliştirdiğimiz oyuna dahil etmeye ne kadar çalıştığımızı görebilirsiniz. | TED | وبإمكانكم أن تروا كيف كنا متعبين في جمع القضايا التي تشكل مشكلة بالنسبة لهن في هذه اللعبة التي صممناها. |
| Bu konuları 15 yıldır anlatıyorum. | TED | لقد تم الإبلاغ عن هذه الموضوعات لمدة 15 عاما. |