| Her şey uyuşturucu baskınları ve araba kovalamaktan ibaret değil. | Open Subtitles | ليست كل مهامنا مصادرة مخدرات و مطاردة سيارات، كما تعلم. |
| Tam sana göre bir işim var. Bir fareyi kovalamaktan daha öncemli bir iş. | Open Subtitles | عندى عمل لك اكثر اهمية من مطاردة ذلك الفار |
| Ailelerinin desteğini alamıyorum. Çocukları sokaklarda kovalamaktan... ve onları salona getirmekten bıktım. | Open Subtitles | لا يمكننى جعل الآباء يتدخلون بعد أن إنتهيت من مطاردة الأولاد فى الشوارع |
| Biz de savaş suçlularını "değişti" diye kovalamaktan vazgeçmeyiz. | Open Subtitles | لا نتوقف عن ملاحقة مجرمي الحربِ فقط لأنهم غيروا رأيهم |
| Kaykay yapıp, stajyerleri kovalamaktan başka. | Open Subtitles | بينما أنت مشغول فى ملاحقة المتدربين على مزلاجتك؟ |
| Ve doğrusunu söylemek gerekirse, onu kovalamaktan artık bıktım. | Open Subtitles | وبكلّ صراحة تعبتُ مِنْ مطاردته |
| Kitabı sürekli değiştirdiğinizi biliyorum artık kitabı kovalamaktan bıktım. | Open Subtitles | أعلم كل شيء عن نظام حمايتك للكتاب الآن أنا متعب من مطاردة الكتاب |
| Hayır, ama bütün gün o ucubeyi kovalamaktan sıkıldım. | Open Subtitles | .. كلاّ، ولكنني سئمت من مطاردة ذلك المسخ طوال اليوم .. |
| Ağaçları işaretlemek canavarları kovalamaktan çok daha iyi. | Open Subtitles | تعليم الأشجار أفضل بكثير من مطاردة الوحوش. |
| Ne kadar güzel olursa olsun yoldan çıkmış bir İngiliz'i kovalamaktan çok daha önemli işleri var. | Open Subtitles | لديه أمور مهمة أخرى ليقلق بشأنها بدلاً من مطاردة إنكليزية ضالة مهما كانت جميلة |
| Ne kadar güzel olursa olsun yoldan çıkmış bir İngiliz'i kovalamaktan çok daha önemli işleri var. | Open Subtitles | لديه أمور مهمة أخرى ليقلق بشأنها بدلاً من مطاردة إنكليزية ضالة مهما كانت جميلة |
| Bir şey söyleyeyim, "git getir oğlum" oyunu sincap kovalamaktan sonra en heyecanlı oyundur. | Open Subtitles | -علم النفس كان افضل رياضة لي بالاضافة الي مطاردة السناجب |
| Onun seninle alakası yoktu. O gerçeği kovalamaktan korkmazdı. | Open Subtitles | لم يكن مثلك لم يكن يخشى مطاردة الحقيقة |
| Bunca yıldır Tıngırtı'yı kovalamaktan öğrendiğim bir şey varsa seni tüketmesine izin vermeyeceksin. | Open Subtitles | لو كان هناك شئ واحد تعلمته من مطاردة "الصليل" طوال هذه السنوات، فهو ألا أجعله يستحوذ على تفكيرى |
| Dalga kovalamaktan düzgün bir işin olmadı sen de yolunu bulmak için masum turistleri soyuyorsun. | Open Subtitles | أنت تفضلين مطاردة الأمواج على الحصول على وظيفة حقيقية. اذا أنت فقط تنقضين على بعض, اه, سكان هاواي غير الأصليين من أجل تلبية حاجاتك |
| Belki de sonunda kendi kuyruğunu kovalamaktan bıkmıştır. | Open Subtitles | ربما أخيراً أنتهى من مطاردة أثره الخاص. |
| Ondan emir almaktan bıktım, Avatar'ını kovalamaktan yoruldum. | Open Subtitles | ,لقد سئمت من تنفيذ أوامره و تعبت من ملاحقة الآفاتار |
| Arada bir, ona benzer biri var, büyük soruları kovalamaktan korkmayan birisi bilinen gerçekleri hiç umursamayan birisi. | Open Subtitles | هناك بين الحين والآخر شخص مثله شخص لا يخاف من ملاحقة الأسئلة الكبيرة شخص ما لا يهتم حقّاً بالأفكار الشائعة |
| Lav yilanlari kovalamaktan iyidir. | Open Subtitles | أفضل من ملاحقة التماثيل |
| Nerede olduğunu bilmiyorum seni kaybetmekten mi, beni kovalamaktan mı ama adam kesinlikle kafayı yemiş durumda. | Open Subtitles | لا أعلم كيف هو الأمر... خسرانه لك، مطاردته لي... لكن الرجل هو قطعًا محطم |