| Uzun kuzey kışlarında kozalak stoku biterse bu çok değerli bir gıda kaynağı olur. | Open Subtitles | فهذا هو الغذاء الإحتياطى الثمين إذا نفذت ثمار الصنوبر أثناء فصل الشتاء الشمالى الطويل |
| Bir keresinde, kozalak arıyorduk ve o koca kafasını bir ağaç kovuğuna soktu. | Open Subtitles | مثل هذا الوقت كنا نفتش عن حبات الصنوبر حشر رأسه الكبير داخل شجرة مجوفة |
| Seneye kesinlikle kozalak keseceğiz. | Open Subtitles | سنشرح أكواز الصنوبر بكل تأكيد في العام القادم |
| Epifız (pineal) sözcüğü, kozalak (pine-cone) ile aynı köke sahiptir, zira epifiz bezine bakıldığında, kozalak yapraklarının sarmal dizilimine benzeyen bir şablon görülür. | Open Subtitles | كلمة الصنوبرية نفسها لديها نفس جذر الصنوبر المخروطية لأن الغدة الصنوبرية يسلك لولبة لولبة مماثلة لنمط الفيلوتاكسيس. |
| - Kendisini yememi söyledi diye kozalak yediğime eminim. Gitmiş. | Open Subtitles | أنا متأكد بأنني أكلت مخروط صنوبر لأنه أخبرني بذلك |
| Fındık değil. kozalak bu. | Open Subtitles | هذه ليست بندق انها صنوبر |
| Kutsal sanat eserlerinde görülen kozalak imajı, uyanmış üçüncü gözü; evrimsel enerjinin akışını yönlendiren tek noktaya odaklı bilinci temsil eder. | Open Subtitles | تمثل صورة مخروط الصنوبر الوجودة في الأعمال الفنية المقدسة العين الثالثة المستيقظة; النقطة الواحدة للوعي |
| kozalak; | Open Subtitles | مخروط الصنوبر يمثل مزهرة الشاكرات العليا |
| Dionysos'a tapınanlar, kozalak süslü bir değnek veya etrafı sarmaşık (asma) ile sarmallanmış ve tepesinde kozalak olan dev bir asa taşırlardı. | Open Subtitles | أو أشياء عملاقة ملفوفة مع الكروم المتصاعد يعلوها الصنوبر المخروطية. |
| Vatikan'ın orta yerinde, İsa'nın veya Meryem'in dev bir heykelini görseniz şaşırmazsınız, ne var ki orada bizi bekleyen şey, dev bir kozalak heykelidir. | Open Subtitles | في قلب الفاتيكان قد تتوقع منحوتة عملاقة من يسوع أو مريم ولكن بدلا من ذلك نجد تمثال الصنوبر المخروطية العملاقة |
| Resmi kilisenin açıklamasına gore; kozalak, yenilenmenin ve yeniden doğmanın sembolüdür ve İsa'nın içindeki yeni hayatı temsil eder. | Open Subtitles | التفسير الرسمي للكنيسة عن الصنوبر الخرطومية هو بأنه يرمز الى التجديد و الحياة الجديدة في المسيح. |
| Beyzbol kartları topladım, kozalak boyadım. | Open Subtitles | جمعت بطاقات البيسبول، وطليت أكواز الصنوبر |
| Ya da ön bahçemdeki karın üstüne 4,5 metre uzunluğunda harflerle "Büyük Yahudi" yazmak için yüzlerce kozalak kullanabilirim. | Open Subtitles | أو ربما يمكن أن نستخدم فقط مئات من أكواز الصنوبر لنكتب كلمة! يهودي كبير" |
| kozalak sadece, tamam mı? | Open Subtitles | انه صوت قادم من اشجار الصنوبر فحسب |
| Abert sincapları dişlerini sadece kozalak kırmak için değil ponderosa çamlarının besleyici uç dallarını yemek için de kullanır. | Open Subtitles | وأستخدام سـناجب أبيـرت لأسنانها ليس فقط لقطع أقماع الصنوبر ... لكن أيضاً لقطع وقرض رؤوس فروع صنوبرات ثقيلة حيث يوجد اللحاء المغذى بشكل خاص |
| İsa'nın Doğumu eserimde bebek İsa'yı temsilen kozalak kullanacağım. | Open Subtitles | وسأوصل اكواز الصنوبر بالرجاج |
| Allahın belası kozalak yüzünden. | Open Subtitles | أخخ اللعنه انها كوز الصنوبر |
| Sana birkaç kozalak toplarım. | Open Subtitles | سأجلب بعض حبوب الصنوبر |
| Cüce Alberta Ladin, yoğun bir kozalak aksan ağacı olarak kullanılıyor ... | Open Subtitles | شجرة ( البرتا ) شجرة صنوبر تستخدم في التأكيد |
| Ayrıca kozalak. | Open Subtitles | ...بالإضافة إلى ثمرة صنوبر |