| Hemen tuzlu kraker ve zencefilli gazoz alıp geri geliyoruz. | Open Subtitles | سنعود على الفور ونحضر لكِ بعض البسكويت المملح والمياه الغازية |
| Ya da zencefilli bira ve kraker seviyorsan tükettiğin yiyecekler ki ben seviyorum. | Open Subtitles | أو طعام تأكله حينما تكون تحب البسكويت والزنجبيل والبيرة وأنا كذلك يا إلهي |
| Çok çeşitli kurabiyeler üretiyoruz. İstediğiniz ne varsa. Fıstıklı var, çubuk kraker var. | Open Subtitles | ونصنع العديد من أنواع البسكويت، أيما تريد لدينا بسكويت بالفستق، والبسكويت المملح القاسي |
| İşte sizin adınız, ve onaylanmış yiyecek listesi... ve kraker yok. | Open Subtitles | وهذا اسمكم وها هي قائمة الطعام لا يوجد بسكويت |
| Şimdi bana bir Havarti parti tabağı, iki mavi ...peynir bombası ve bir peynirli sürpriz kraker ver. | Open Subtitles | الآن أعطنى واحد وعاء حفلة هافارتى قنبلتان جبنة زرقاء و مقرمشات الجبنة الشيدر المفاجأة مباشرة |
| Sokaktan sana doğru çubuk kraker atabilecek bir arkadaşım vardı diye biliyorum. | Open Subtitles | أظنه يمكنني الحصول على صديق يرمي لك بعض المعجنات من الطريق ؟ |
| Nedenini bilmiyorum. Masaya sadece tuzlu kraker koysalar ya. | Open Subtitles | لمَ لا يضعون المقرمشات وحدها على المائدة؟ |
| Bilirsin, düşündüm de mutfağa gidiyorsan eğer, birkaç tuzlu kraker de olur. | Open Subtitles | أتعلمين، أعتقد أني استطيع تناول قطعتين من البسكويت إذا كنتِ متجهه للمطبخ |
| Kendini iyi hissetmeye başlayınca zencefilli gazoz içip, kraker yiyebilir. | Open Subtitles | حسناً بعض الزنجبيل و بعض البسكويت عندما تبداء تشعر بالتحسن |
| Adam haklı. Yani, kraker listede yoktu. | Open Subtitles | كان محقاً أعني أن البسكويت لم يكن بالقائمة |
| Eminim aşağıda sadece çay içip kraker yiyorlardır. | Open Subtitles | أنا متأكدة أنهما الآن يتناولان الشاى و قطع البسكويت |
| Pardon, fakat bir kutu kraker için çılgına dönen sizsiniz. | Open Subtitles | أرجو المعذرة ولكن أنت من ارتعب من علبة بسكويت |
| Yani bana tavsiyen, Bryan Trenberth'ü bir paket kraker... yüzünden çocukların T-Ball maçında vurmam. | Open Subtitles | إذاً نصيحتك لي هي أن أقتل برايان ترينبيرث على علبة بسكويت في لعبة بيسبول الصغار |
| Ve son olarak, bir çeşit kraker üstüne basılmışlar. | Open Subtitles | و أخيراً, يبدو أنهم مطبوعين علي رقائق بسكويت |
| Biraz kraker, ya da karnını doyuracak bir şeyler? | Open Subtitles | , ربما هناك بعض مقرمشات الذرة شئ ما لتأكله؟ |
| En son böyle bir yerde kaldığımda yan yataktaki adam kendini bir papağan sanıyordu ve bütün gece benden kraker isteyip durdu. | Open Subtitles | أخر مرة كنت في هذا المكان، المريض الذي بجانبي أعتقد أنني ببغاء وطلب مني مقرمشات طوال الليلة اللعينة. |
| Sende bir kez bina yönetimi çalışanlara ücretsiz kraker dağıtımı yapıyor. | Open Subtitles | مرة في السنة, يجلبون في عربة صغيرة ويوزعون المعجنات المجانية |
| Bak ne diyeceğim, neden sen ofise dönüp biraz iş yapmıyorsun, ...bende sana kraker getiririm? | Open Subtitles | مهلاً, لماذا لا تصعد إلى مكتبك لتنهي بعض الأعمال وأنا سأحضر لك المعجنات ؟ |
| Sandviçlerinin içine çatırdaması için kraker koyarsın. | Open Subtitles | تضعين المقرمشات في شطائركِ كي تكون مقرمشة |
| Tek bildiğimiz ise kraker' in tabancasından çıktığı. | Open Subtitles | التي قتلت الرجل ونحن على علم إنّها من مسدّس (كراكير). |
| Hey kraker neredesin tuzlu götlü şey! | Open Subtitles | يا، بريزيل أحضر مؤخرتك المالحه الملتويه إلى هنا |
| - Deneysel kraker? | Open Subtitles | بسكويتة تجريبية؟ |
| Yani, o şu anda, o karanlık yerde oturmuş, ketçaplı kraker yiyor. | Open Subtitles | أقصد, إنه جالس هناك في الظلام, يأكل الكاتشاب على المفرقعات |
| Fıstıklı çikolata, küçük çikolatalar, dört şişe şarap, yarım şişe rom ve dokuz kraker. | Open Subtitles | شوكولاته بالفستق وألواح من الشوكولاتة الصغيرة أربعة زجاجات نبيذ، نصف زجاجه شراب روم وتسعة معجنات مقرمشه |
| Tam da kraker kutusunun dibindeki ödülü bulan bir çocuk gibi görünüyorsun. | Open Subtitles | تبدو مثل فتى وجد جائزة في قاع صندوق مكسرات |
| Midenizi bastırmak için kraker ister misiniz? | Open Subtitles | أتلزمكم مفرقعات للمساعدة على خفض الأصوات ؟ |
| Al şunu Tahıl sikini, orospu! Götünde Tahıl olmasını sevdin, değil mi, kraker? | Open Subtitles | تناولي القضيب الخشن، هل تحبين القضيب الخشن في مؤخرتك يا "كراكر"؟ |
| Sen de kraker yoktur, değil mi? | Open Subtitles | ليس لديك كراكرز حيوانات هنا، أليس كذلك؟ |
| Elma Çilek Böğürtlen Barını veya bu gördüğünüz 7 tatlı kaşığı kraker şeker sandviçi yiyebilirim. | Open Subtitles | بطعم التفاح والتوت والفراوله أو بإمكاني أن اتناول بسكوت بسبع ملاعق من السكر |