| Yaptığımız testlerde kristalin molekül seviyesindeki vibrasyonlara tepki verdiğini gördük. | Open Subtitles | تشير الاختبارات الأولية أن البلورة تستجيب للمستوى الجزيئي للذبذبات الصوتية. | 
| O dengesiz, sefil sarhoşun teki. Ve şimdi kristalin gücüne sahip. Neden? | Open Subtitles | إنهُ ثملٌ مُثير للشفقة غير مستقر والآن يملكُ قوة البلورة ، لماذا؟ | 
| Eğer bu kristalin ne olduğunu biliyorsan senin işine yaramayacağını da biliyorsundur. | Open Subtitles | إذا كنتَ تعلم ماهيَ هذهِ البلورة فأنتَ تعلم انها غيرُ مفيدةٍ لكَ | 
| kristalin her türlü temsil için bir model olduğunu düşünüyordu. | TED | لقد أعتقد أن الكريستال كان النموذج لكل أنواع التمثيل. | 
| kristalin üçüncü parçasını bulamayacaklar. | Open Subtitles | لن يكون بإمكانهم سرقة قطعة الكريستال الثالثة | 
| kristalin canlı olduğu yazıyor. | Open Subtitles | ...أنظر, كل ما هو مذكور هنا أن هذه الكريستاله .حيه بطريقه ما | 
| 6 kristalin gücüyle beraber sizin topluluğunuz onları sonsuza dek yok edebilir. | Open Subtitles | دائرتكم معاً معَ قوة البلورات الست يمكنها أن تدمرهم مرةً وإلى الأبد | 
| Kimse yaratmadı onu. kristalin içine hapsedilmiş olmalı. Onu çıkardın. | Open Subtitles | لم يخلقه أحد.من المؤكد أنه كان محبوساً في الكريستالة وأنتِ أتركتي صراحه | 
| Bu gerçekten kristalin büyüyen yüzüne tutunuyor. | TED | انها حرفياً تضاف للوجه النامي من البلورة. | 
| kristalin köşesinin sanki erimiş gibi... - ...donuklaştığını görüyor musun? | Open Subtitles | إنظر لحافة هذه البلورة كيف تلمع كأنها أذيبت | 
| Ya diğer O'Neill, Daniel'le kristalin içinde bulduğumuz enerjinin daha güçlü, daha gelişmiş formu ise? | Open Subtitles | ماذا لو كان أونيل الآخر مجرد طاقة مثل التي إكتشفناها انا ودانيال في البلورة إلا أنها أكثر قوة و تطورا | 
| O patlama kristalin üzerine bir çizik bile atamazdı. | Open Subtitles | لا، ذلك الإنفجار لا يمكن أن يخدش البلورة | 
| Şu ana kadar oyuncaklarım kristalin kökenini bulmakta başarılı oldu. | Open Subtitles | حتى الآن، حدّدت لعبي الطريق لاكتشاف أصل البلورة. | 
| Bir çok testten sonra bu kristalin dünyadan olan hiçbir elemente benzemediğini keşfettik. | Open Subtitles | بعد سلسلة متعبة من الاختبارات، اكتشفنا أن بنية البلورة لا تتطابق مع أي عنصر على هذا الكوكب. | 
| kristalin çekildiğini hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر الكريستال سحب. انه لا يزال في المنطقة. | 
| Yüce kristalin ışığı altında, halkım refaha kavuşuyor, | Open Subtitles | تحت نور حجر الكريستال العظيم شعبي يزدهر ثانية | 
| Senin bu kristalin beni 20 yıl gençleştirdi, | Open Subtitles | انا لست فقط بخير بل ان حجر الكريستال يجعلني اشعر اني اصغر ب20 سنة يا الهي | 
| Columban kristalin asla gerçek sanatçılar dışında kullanılmaması gerektiğini söylemiş. | Open Subtitles | كولمب" قال أللا تستخدم الكريستاله" إلا عندما يحتاجها الكتاب | 
| Çevresel koşullara bağlı olarak çoğu kristalin birçok geometrik şekli oluşturma potansiyeli vardır. | TED | تبعًا للظروف البيئية، معظم البلورات لديها إمكانية لتتخذ أشكالًا هندسية متعددة. | 
| kristalin artık işimize yaramayacağını düşünüyor ve onu Croatoan'a verirse karşılığında Croatoan ona bunu verecek. | Open Subtitles | هو يظن ان الكريستالة لم يعد لها فائدة بالنسبة لنا واذا اعطاها الى كروتون كروتون سيعطيه هذا بالمقابل | 
| Okyanusa kıyısı olan büyük şehir kristalin bataklığı tarafından kuşatılacak, | Open Subtitles | المُدن الكبيرة المُطلة على المحيط ستُغرق في مستنقع من البلور | 
| Tıpkı senin gibi ışıltıyla ve güzelliklerle dolu bir kristalin içine güvenle yerleştirildi. | Open Subtitles | جيناتك مخزنة بأمان ضمن بلورة التي هي مثلك مليئة بالضوء والجمال | 
| Başından beri kristalin peşindeydi. | Open Subtitles | لقد كان خلف هذه الكرستالة .منذ أيسلند | 
| Emin değilim ama bence fırtınayı dindiren kristalin gücüydü. | Open Subtitles | لست متأكداً لكنني أعتقد أن قوة البلّورة بددت العاصفة |