| Afedersiniz. Hapsedilen bir kuşa telefon etme hakkı tanımayacak mısınız? | Open Subtitles | معذرة ، لكن أليس من العادة أن يحصل الطائر السجين على مكالمة هاتفية واحدة ؟ |
| Bir adam ölen bir kuşa bakar, ve cevapsız bir acıdan başka hiçbirşey düşünmez. | Open Subtitles | رجل واحد ينظرمثل الطائر المحتضر و يفكّر هناك لا شيء سوى الألم ولاجواب له |
| Önümüzde uçan şu kuşa bakın. Araba ona tepki veriyor. | TED | شاهد هذا الطير الذي يطير أمامنا. السيارة تتفاعل مع ذلك. |
| Bu kuş aslında bir Prens. Bir büyücü onu kuşa çevirmiş. | Open Subtitles | الطير هو الأمير الوسيم تحوّل إلى طائر بواسطة الساحر |
| Bunu gören bebek, kuşa yardım için dairenin diğer tarafına atladı. | Open Subtitles | الطفل، ورؤية هذا، يقفز عبر الشقة إلى المساعدات الطيور الأقوياء ل. |
| Eldeki bu kuş, çalılıktaki 10 kuşa bedel olacak. | Open Subtitles | هذا العصفور في اليد سوف يساوي عشرة على الشجرة |
| Ancak diğer kuşa yani sessiz olanına hiçbir şey olmamış. | Open Subtitles | لكن الطائر الأخر, الهادئ, لم يحدث له شئ. |
| Ancak diğer kuşa yani sessiz olanına hiçbir şey olmamış. | Open Subtitles | لكن الطائر الأخر, الهادئ, لم يحدث له شئ. |
| Ve onu kuşa fırlatmış, ama çok şiddetli fırlatmış, | Open Subtitles | و رمى الطائر بها رغم أن الطائر كان بعيداً عنه |
| kuşa haddini bildirecek. | Open Subtitles | إنه لا يخشى أحد سوف يركل مؤخرة هذا الطائر |
| Keşke o lanet kuşa bir başkasının adını verselerdi. | Open Subtitles | أنا فقط أَتمنّى بأنّهم يَسمّونَ الطير المَلْعُون بعد شخص آخر. |
| Lulu, onu gerçekten sevmişti ve onu memleketini hiç göremeyen bir kuşa benzetirdi. | Open Subtitles | لقد كانت تحبه حقا لكنها كانت تشبهه الطير الذي لا يتمكن من أن يهبط |
| Bir de tropik bir kuşa stand-up yapmayı öğretmek. | Open Subtitles | حسناً, هذا وتدريب طائر استوائي على الكوميديا |
| Bu yüzden kendi güvenliği için benim kuşa dönüşmemi ve tercihen kafese girmemi isteyecektir. | Open Subtitles | وتحسُّباً لسلامته، فإنه يُريدني أن أتخذ شكل طائر ويُفضّلُ أن أكون في قفص |
| Binlerce kuşa yuva ve adanın merkezinde, en uygun yer için itişip kakışıyorlar. | Open Subtitles | انها موطن الآلاف من الطيور وفي وسط الجزيرة يتنافسون على أفضل المساحات المتاحة. |
| "kulun tekrar bir kuşa..." | Open Subtitles | ـ أوه؛ حلها ـ الوقت الذي يستغرقه الطيور لتصبح طيور |
| Sana o kuşa münasebetsiz laflar öğretmemeni söylemedim mi ben? | Open Subtitles | ما قلت لك عن تعليم هذا العصفور جمل فظة؟ |
| Mutfağa gidip şu kuşa bakayım. | Open Subtitles | أَنا فَقَطْ سَأَمْرُّ من المطبخِ ومراقبة على الطيرِ. |
| Sanıyorum ki bir kuşa çarptık veya birkaç kuşa. | Open Subtitles | ، تخميني أنه اصطدمنا بطائر . أو ربما عدد من الطيور |
| Bu yerin dudak uçuklattığını biliyordum. - Seni bir kuşa dönüştürmemişler. | Open Subtitles | علمت بأن هذا المكان غريب سيحاولون تحويلك الى عصفور |
| Beyaz başlı kartalların davranış biçimi kuşa, avını kaptırmadan önce yemek için çok az zaman tanır. | Open Subtitles | لكن ذوق العقاب الأصلع يسمح للطير المستحوذ بوقت للتغذية قبل أن يهجم المعتدى |
| Um... hayır! Bana bak. kuşa bak. | Open Subtitles | لا انظري إلي, انظري للطيور |
| Ölen yaşlı bir kuşa verdiğin söz yüzünden neden bize yardım edip, kocaman bir aileyi kurtarasın? | Open Subtitles | لماذا تساعدنا , وتنقذ عائلة؟ لمجرد وعد قطعته لطير يحتضر |
| - Eski çağlardan kalma bir kuşa benziyordu. | Open Subtitles | ـ يشبه طيراً من العصور ما قبل التاريخ |
| kuşa bak dostum. | Open Subtitles | انظر إلى العصفورة |
| - Ne bu yaptığın saçmalık? - Uçan kuşa borcum var, Joe. | Open Subtitles | أدين للجميع بالمال يا (جوي) |