| Ruhu, kendisine bir ustabaşının kamçısı gibi çarpan sıcak rüzgar ve azgın kumlar kadar karışıktı. | Open Subtitles | دون أمل روحه مضطربه كالرياح الساخنه و الرمال الثائره التى تدفعه بعنف و هياج شديد كشخص يتخبط فى شئ مفروض عليه |
| Ruhu, kendisine bir ustabaşının kamçısı gibi çarpan sıcak rüzgar ve azgın kumlar kadar karışıktı. | Open Subtitles | دون أمل روحه مضطربه كالرياح الساخنه و الرمال الثائره التى تدفعه بعنف و هياج شديد كشخص يتخبط فى شئ مفروض عليه |
| kumlar kanını, akbabalar etini yiyebilir. | Open Subtitles | و لتأكل النسور لحمك و تريق دمك على الرمال |
| Yangın halinde, o binanın çevresindeki bir düzine tanktan kumlar şu borular aracılığıyla içeriye, alevleri söndürmek üzere gönderiliyor. | Open Subtitles | الآن، في النار، تلك عشر دبابات في محيط مبنى الرمل إطلاق من خلال هذه الأنابيب الحق داخل لخنق النيران. |
| Yeryüzü'nün zehirini içlerine çektiler... ..temiz kristallerle arındırdılar, öldüler ve saf kumlar oldular. | Open Subtitles | وقد امتصت السموم من على الأرض منتجتا بذلك البلورات النقية خمدت من ثم تحول إلى رمال |
| Çöldeki kumlar da bu mucizevî suyun içinde çözülmeye başlıyor. | Open Subtitles | ويبدو أن حاجز رمل الصحراء سيذوب في الماء السحري |
| Ama o sıcak kumlar, masmavi deniz. | Open Subtitles | ولكن تلك الرمال الساخنة والمياه الزرقاء هذا ما أُحب |
| ATALARlMlZ HAYVANI DUYGULARlNDAN BU kumlar | Open Subtitles | أجدادنا يلقون مشاعرهم الحيوانية هنا على هذه الرمال |
| Erkek kurbanın etrafındaki sıcak bölgeden kumlar. | Open Subtitles | الرمال مِنْ المنطقةِ الحارةِ حول الضحيّةِ الذكرِ. |
| Gizemli kumlar. Gizemli iplik. Ortada şüpheli yok. | Open Subtitles | الرمال الغموض، والألياف الغموض، أي مشتبه بهم. |
| kumlar birleşerek kum taşını ve sonra kum taşı aşınarak tekrar kumu oluşturabilir. | Open Subtitles | قد تتحول الرمال إلى حجر رمليّ ثم يتآكل الحجر ليصبح رملاً، |
| Yarın bu saatlerde ayak parmaklarının arasında kumlar ve bacaklarının arasında bir adamla uyanabilirsin. | Open Subtitles | في هذا الوقت غداً يمكن لك ان تستيقظي لتجدي الرمال تحت قدميك ورجل بين ساقيك خيارك ؟ |
| "kumlar bitene kadar, bir gününüz var. | Open Subtitles | لديكم يوم واحد ، حتى تشير الرمال إلى نفاذ الوقت .. |
| Senin için geri geleceğim. kumlar bitene kadar gider dönerim. | Open Subtitles | سأرجع لكِ, بمجرد انتهاء الرمال من النزول. |
| Bütün o kumlar, mumyalar falan, çok sıkıcı. | Open Subtitles | كلُ تلك الرمال, والمومياء والأشياء مملةٌ جداً |
| kumlar üzerinde yapmamız öğretildiği gibi. | Open Subtitles | كما تعلمنا على الرمال ها أنت تعود لحجتك المستهلكة |
| Kumsallardan nefret ederim. Bütün o kumlar ve okyanustan başka işeyecek yer yok. | Open Subtitles | كل ذلك الرمل على ظهرك ولا مكان لتقضى حاجتك عدا المحيط |
| Yakıt deposuna doldurulan kumlar öncelikle dipte birikir. | Open Subtitles | الرمل وضع في خزان الوقود فيستقر في قاع الخزان |
| Saniyeler! Kumsaatindeki kumlar hızlanmaya başladı. | Open Subtitles | ثواني ، حبات الرمل داخل الزجاجة في تسارع مستمر |
| Mantarın kaynağının tsunamiyle gelen kumlar olduğunu bulduk. | Open Subtitles | وكشفنا مصدر الفطريات لاحقاً في رمال أمواج تسونامي |
| Göze kaçan kumlar, cilt kanseri, küçükken asla gidemediğim tatiller. | Open Subtitles | رمال في عيني، سرطان جلد، إجازات لم تحصل لي وأنا طفلة. |
| Orada derin kumlar değil, biraz toprak olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | فقد علمت أنه لايوجد هنالك رمل كثيف بل مجرد بعد الحصى |
| Parmaklarım arasında kumlar, sevdiğim insanlarla beraber. | Open Subtitles | والرمل بين أصابع قدمى مع الناس الذين احب |
| Ama benzin fiyatının tavan yapmasıyla beraber yağlı kumlar da uğraşmaya değer hale geldi. | Open Subtitles | لكن مع ارتفاع سعر النفط بشكل كبير فالرمال الزيتية جديرة بالعمل عليها |
| Ve yarım yüzyıl içinde, kumlar yavaş yavaş verdiğini alırken harabeye döndü. | Open Subtitles | وعانت المدينة لنصف قرن من اهمال شديد وغُمرت ببطء بالرمال |