| Görünüşe göre, kumsaldaki yumurtalar, yırtıcı hayvanlardan daha fazla korunur ve denizdeki soğuk sularda olacağından daha hızlı gelişirler. | Open Subtitles | يبدو أن وضع البيض على الشاطئ أكثر أمناً من الضواري ويتطور بأسرع من تطوره في المياه الباردة في البحر |
| Ya bu ya yer ya da kumsaldaki beton bloklar. | Open Subtitles | لا هذا ولا الأرض ولا حتى الكتل الخرسانة على الشاطئ |
| Tıpkı kumsaldaki karavanlar ya da şehirdeki tavan araları gibi. | Open Subtitles | حبّ مقطورة على الشاطئ أو وسط مدينة غرفة علوية. ذلك النوع من الشيء. |
| Şu kumsaldaki sıkı çocukları gördün mü? | Open Subtitles | عندما وصل هؤلاء الفتيان المتبلدون إلى الشاطيء |
| kumsaldaki o geceden sonra... bir odada senin olduğunu biliyorsam o odaya girmiyordum. | Open Subtitles | بعد المحادثة التى دارت بيننا عند الشاطيء لم أجسر على دخول حجرة و أنت فيها |
| Geri çekileceksin ve kumsaldaki bir huzurevinde güvenlik görevlisi olacaksın. | Open Subtitles | والا ستعمل عامل حراسة فى بيت متقاعدين فى شاطىء "بوينت". |
| Ben... ben geçen gün kumsaldaki kulübedeydim. | Open Subtitles | كنت فى الكوخ الذى بجانب الشاطئ منذ أيام |
| O kumsaldaki insanlara, hayatında kaç kişiye işkence yaptığını tam olarak ne zaman söyleyeceksin? | Open Subtitles | كم مر قبل أن تخبر من على الشاطئ كم شخصاً عذبت في حياتك؟ |
| Ayrıca kumsaldaki iğrenç kokusu buraya geliyor | Open Subtitles | في الحقيقة أعتقد أني أشمه على الشاطئ من هنا |
| Şu an kumsaldaki sıradan bir herifim. | Open Subtitles | الآن أنا مجرد بعض عشوائية المتأنق على الشاطئ. |
| Jules'un kumsaldaki düğününe izin vermemi istediğini de unutma. | Open Subtitles | اوه لا تنسي تريدين مني السماح جولز ان تحضى بزفافها على الشاطئ. |
| Size bir şey söylemeye geldik kumsaldaki en iyi göt sizde. | Open Subtitles | لقد أتينا إلى هنا فقط لنقول لكِ أنّ مؤخرتك هي الأكثر إثارة على الشاطئ |
| Tanrı da onlara kumsaldaki kum taneleri kadar kuşaklar bahşetti. | Open Subtitles | اعطاهم الله احفاداً بعدد حبات الرمال على الشاطئ |
| kumsaldaki herkese onlardan birini esir aldigimizi soyluyor. | Open Subtitles | نعم، إنه عند الشاطيء يخبر الجميع بأن معنا أحدهم |
| kumsaldaki eve gitti, burada kalabileceğimi söyledi. | Open Subtitles | ،ذهبت إلي منزل الشاطيء قالت أنه يمكنني البقاء هنا |
| kumsaldaki bir günden daha güzel birşey olamaz. | Open Subtitles | ليس هناك شيئاً أفضل من يوم جميل في الشاطيء |
| kumsaldaki ev nasıldı? | Open Subtitles | كيف كانت الإقامة في منزل الشاطيء ؟ |
| Gördüğün üzere, yaşayan her canlı kumsaldaki her bir kum tanesi gökyüzündeki her bir yıldız, birbirine karışık nedensellik ağları ile bağlı. | Open Subtitles | اترى كل شيء حي كل ذرة رمل على الشاطيء كل نجمه في السماء... |
| kumsaldaki her adama tek tek izah edin. | Open Subtitles | يجب اخبار جميع من في الشاطيء بهذا الأمر |
| Geri çekileceksin ve kumsaldaki bir huzurevinde güvenlik görevlisi olacaksın. | Open Subtitles | والا ستعمل عامل حراسة فى بيت متقاعدين فى شاطىء "بوينت". |
| Ben... ben geçen gün kumsaldaki kulübedeydim. | Open Subtitles | كنت فى الكوخ الذى بجانب الشاطئ منذ أيام .... |
| O kumsaldaki geceden sonra dalgın dalgın dolanıyorsun. | Open Subtitles | أنتِ مكتأبة منذ تلك الليلة، علي الشاطئ. |
| Ki bunlar bir problem teşkil etmez çünkü kumsaldaki en harika günümüzü yaşıyoruz! | Open Subtitles | لكنها ليست مشكله على الإطلاق ! لأننا نقضي أروع يوم بالشاطئ |