| kuponlar eğlence içindi. Bugünün eğlencesi. | Open Subtitles | هذه الكوبونات كانت لطرد الملل بباقي اليوم فقط. |
| Belki de kuponlar için üstelememeliydim. | Open Subtitles | ربما ماكان عليّ أن أُلح عليها بموضوع الكوبونات |
| Kahvaltı bizden. Bunlar da ücretsiz tenis dersleri için kuponlar. | Open Subtitles | الفطور مجاناً وهذه كوبونات لدروس التنس المجانية |
| Çok yaratıcı. Zaten bedava olan sarılma için kuponlar ama bunlar resmileştiriyor bu yüzden çok iyiler. | Open Subtitles | فكرة ذكيّة، كوبونات للأحضان مع أنّها مجّانيّة عادةً. |
| Ayrıca, giysilerine sıkıştırılmış bazı kuponlar bulduk. | Open Subtitles | كما أننا وجدنا بعض القسائم التي كانت محشوّة في ملابسها. |
| Kredi kartı şemaları ve havayolu mil programları var ve kuponlar ve bütün bu bağlantılı şemalar aslında oyun dinamiklerini kullanıyorlar ve oyun katmanını oluşturuyorlar, onlar berbatlar. | TED | إنها مخططات بطاقة إئتمان و برامج أميال لخطوط الطيران و بطاقات قسائم و كل مخططات الولاء و هذا في الواقع يستخدم ديناميكية الألعاب و يبني طبقة الألعاب ، لكنها فاشلة |
| Şimdi bana nasıl kuponlar gelecek, biliyor musun? | Open Subtitles | هل لديك فكرة عن الكوبونات التى سأستخدمها التى سأذهب بها للسوق الأن |
| Bu kuponlar sayesinde kontrol noktası engelini kolayca aşabiliriz. | Open Subtitles | بإمكاننا تجاوز نقطة التفتيش بهذه الكوبونات. |
| Tek yapman gereken sahte kuponlar dağıtmak. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله إلقاء هذه الكوبونات المزيفة، صحيح؟ |
| Annenin bana verdiği kuponlar sayesinde kenara biraz para biriktirdim. | Open Subtitles | لقد سجَّلتُ كل المال الذي وفَّرتُه مِن الكوبونات التي أعطتها أمكِ لي |
| Süresi geçmiş kuponlar yüzünden eczanede sıkıntı çıkarttı. | Open Subtitles | تسبب بالإزعاج في الصيدلية بسبب بعض الكوبونات الغير صالحة |
| Hediye olarak sadece kuponlar var sanmadın değil mi? | Open Subtitles | أظننت بأن الكوبونات هي الهديّة الوحيدة؟ |
| Yerde, cam parçalarının üzerinde kuponlar var. | Open Subtitles | هناك كوبونات على الأرضية فوق الزجاج |
| kuponlar. | Open Subtitles | كوبونات, كوبونات مجانيه |
| kuponlar. kuponlar. Bedava kuponlar. | Open Subtitles | كوبونات, كوبونات مجانيه |
| Richie'de kuponlar var. | Open Subtitles | ريتشي معه كوبونات |
| Pazarlık ve kuponlar, ödül olarak, dopamin salgılatır. | Open Subtitles | تبادل واِستخدام القسائم يُطلق الدوبامين كمُكافأة. |
| kuponlar sayesinde çok tasarruf ettik. | Open Subtitles | وفّرنا الكثير من المال بتلك القسائم التي جلبتها. |
| Onların araştırmaları da hep kuponlar üzerinde yoğunlaşıyor. | Open Subtitles | أبحاثهم تدعم القسائم الشرائية أيضاً |
| Eğer fikrini değiştirirsen Penny Saver'da bazen kuponlar oluyor. | Open Subtitles | ... إذا غيرت رأيك ... أحياناً يكون لدي قسائم في مجلة قسائم توفير النقود |
| -Onun aldıkları için kuponlar geçerli değil artık ha? | Open Subtitles | أي مشكلة ؟ -أنت لا تقبل قسائم وجباته الخفيفة , أليس هذا صحيح ؟ |
| Mr. Monk evinde kuponlar bulmuştu. | Open Subtitles | "لاحظ السيد (مونك) بضع قسائم ألعاب في شقته." |