| Anlamadığı tek şey, - ...kurtarılmayı istemen gerekir. | Open Subtitles | الشئالوحيدالذيلايمتلكههو, أنك يجب أن تحتاج إلى الإنقاذ |
| Başka biri burada oturabilir, gözleyebilir, kurtarılmayı bekleyebilir. | Open Subtitles | يمكن أن يبق شخصاً آخر هنا، يلقي نظرة، ينتظر الإنقاذ. |
| Evet, ve kurtarılmayı hak ediyorlar. Kesinlikle katılıyorum. | Open Subtitles | نعم و وهم يستحقون الإنقاذ أوافق على ذلك تماماً |
| Bundan öğrendiğim biri seni incitse de, ihanet de etse ya da ne kadar kötü de olsa herkesin kurtarılmayı hak ettiğidir. | Open Subtitles | ما تعلمته، أنه مهما تعرضت للأذية أو الخيانة، أو مهما بدا لك أحدهم شريراً، في أعماقهم، يستحق الجميع إنقاذه |
| kurtarılmayı isteyebilirdim fakat onu tamir edebileceğimi düşündüm. | Open Subtitles | كان علي طلي الانقاذ باستعمال المذياع. لكن أعتقد أنه بامكاني إصلاحه. |
| Bazı insanlar kurtarılmayı hak etmez. | Open Subtitles | بعض الأشخاص لا يستحقوا أن يتم إنقاذهم |
| Dünyamız kurtarılmayı bekliyor. | Open Subtitles | عالمنا ينتظرنا كي ننقذه. إنْ استطعنا. |
| Yani, yaşlı hastalar gençler kadar kurtarılmayı hak etmiyor diyorsun. | Open Subtitles | تقول إذاً أن كبار السن لا يستحقون الإنقاذ كالصغار |
| -Bu aptallar kurtarılmayı hak etmiyor. | Open Subtitles | ألم يقل لكم أحد أن الحمقى لا يستحقون الإنقاذ ؟ |
| kurtarılmayı bekliyorlardı, ama botların gelmesi uzun sürmüş olmalı. | Open Subtitles | كانوا ينتظرون الإنقاذ لكن القوارب تأخر وصولها |
| Eskiden olduğumuza dönmekle ilgili bu. Gerçekte olduğumuza. Hepsi kurtarılmayı bekliyor. | Open Subtitles | إنه بشأن عودتنا لما كنا عليه، لما نحن حقاً، إنهم كانوا فقط ينتظرون الإنقاذ |
| - Zaten denedin ve yapamadın. O canavar kurtarılmayı geçti artık. | Open Subtitles | سبق أنْ حاولتِ و فشلْتِ تخطّى ذاك الوحش إمكانيّة الإنقاذ |
| Her birimiz ile alakalı bir şey. Ve bence hepimiz kurtarılmayı hak ediyoruz. | Open Subtitles | هذا لإنقاذنا أجمعين، وأعتقد بأننا جميعًا نستحق الإنقاذ. |
| Ben de onu demek istiyorum. kurtarılmayı hak ettiğimden emin değilim. | Open Subtitles | هذا قصدي، لستُ متأكّداً مِنْ أنّي أستحقّ الإنقاذ |
| Umutsuzca kurtarılmayı bekleyen hayvanlar. | Open Subtitles | حيوانات بحاجة ماسة إلى الإنقاذ. |
| Bizim gibi insanlar birlikte çalışabilmenin bir yolunu bulursa dünya kurtarılmayı hak ediyor olabilir. | Open Subtitles | إذا أستطاع أشخاص مثلنا أن يعملوا سوياً فربما وقتها سيستحق العالم أن يتم إنقاذه |
| kurtarılmayı hak etmese de. | Open Subtitles | ليس هذا يُستحق أن يتم إنقاذه. |
| Hayatımın kurtarılmayı hak ettiğini söyleyebilir misiniz? | Open Subtitles | -هل فى رأيك أن حياتى تستحق الانقاذ ؟ |
| kurtarılmayı hak etmiyorum. | Open Subtitles | انا لا أستحق الانقاذ |
| Peki, Aslan ve Chris kurtarılmayı bekleyen bizim sihirli okulda. | Open Subtitles | حسناً (ليو) و (كريس) خاصتكم في مدرسة السحر ينتظرون كي يتم إنقاذهم |
| Çünkü herkes kurtarılmayı hak eder. | Open Subtitles | لأنّ كل شيء يستحق أن ننقذه. |
| Kurtarılamaz. Çünkü oradaki insanlar kurtarılmayı istemiyor. | Open Subtitles | لا يمكن إنقاذها، لأن الناس هناك لا يريدون لأحد أن ينقذهم. |
| Evet, kurtarılmayı beklemiyorum ve ölmeyi de beklemiyorum. | Open Subtitles | نعم ولكني لن أنتظر إلى أن يتم إنقاذي ولن أنتظر الموت |
| Şimdi yapmam gereken tek şey uslu uslu oturup kurtarılmayı beklemek. | Open Subtitles | وبما انني حصلت على ما اريد انا سأجلس فقط وانتظر حتى يتم انقاذي |