| Sanıyorum bu alet penisilinden daha çok yaşam kurtarabilir. | TED | أعتقد أن هذا الجهاز قادر على إنقاذ كثير من الأرواح حتى أكثر من البنسلين. |
| Birleşik, taşınabilir ve maliyetsiz görüntüleme sayısız hayat kurtarabilir. | TED | ويمكنُ للتصوير الطبي المُدمج والمحمول والرخيص إنقاذ حياة عدد لا يحصى من البشر. |
| Artık her şey Joker'in elinde. Sadece bir mucize rehineleri kurtarabilir. | Open Subtitles | بقي عليننا العثور على الجوكر نحتاج لمعجزة لنتمكن من انقاذ الرهائن |
| - Onu artık sadece mızrak kurtarabilir. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يمكنه إنقاذه الآن هو الرمح الثلاثى. |
| Luke, eğer Lowell'ı kurtarabilirsek, bir tedavi bulup, ikimizi de kurtarabilir. | Open Subtitles | لوك لو أنقذنا لويل فربما يجد علاج ينقذنا نحن الاثنين |
| Bizi ancak o kurtarabilir evladım. | Open Subtitles | إذا كان هنالك من يستطيع إنقاذنا, فهو ذلك الشخص |
| Dinazorları çalışmak gerçek anlamda bir gün dünyayı kurtarabilir. | TED | دراسة الديناصورات ربما، حرفياً، تساعد يوماً ما في إنقاذ الأرض. |
| Soru, "Okullar daha fazla öğrenciyi kurtarabilir mi?" | TED | ليس الأمر كذلك، هل يمكن لمدارسنا إنقاذ المزيد من طلبتنا؟ |
| Öyleyse, sonuç olarak, Akıllı elektrik, küresel olarak, binlerce yaşamı kurtarabilir, onbinlerce yaralanmayı önleyebilir, ve milyarlarca dolar mal zaiyatını önleyebilir, her yıl, önemli derecede küresel enerji tüketimini azaltıyorken. | TED | اذا، للتلخيص، الكهرباء الذكية يمكنها، عالمياً، إنقاذ آلالاف الأرواح، منع عشرات الآلاف من الجروح، وتقليل عشرات البلايين من الدولارات في دمار المنازل، كل عام، بينما تقلل بشدة إستهلاك الكهرباء عالمياً. |
| Etrafına bir bak. Tanrı bunu değiştirebilir. Senin ruhunu kurtarabilir. | Open Subtitles | الله يقدر علي تغييره الرب يقدر علي إنقاذ روحك |
| Onu sadece Kadeh kurtarabilir. | Open Subtitles | قوة الإستشفاء الكامنة فى الكأس هى الوحيدة القادرة على إنقاذ والدك الآن |
| Eğer bir adam günlük hesap tutuyorsa birçok para kurtarabilir. | Open Subtitles | يمكنك انقاذ نفسك من الخسائر لو قمت بحساباتك كل يوم |
| Muhteşem dönüşüm tekniğinizle Tamakyuro'nuzun yanında bizim dağımızı da kurtarabilir misiniz? | Open Subtitles | مع فن التحول الرائع الخاص بكم هل يمكنكم انقاذ جبلنا و كذلك جبلكم؟ |
| Ve şu çan onu ya kurtarabilir, yada sürekli acı çekmesini sağlayabilir? | Open Subtitles | وهذا الجرس بوسعه إنقاذه أو التأكيد على استمرار عذابه؟ |
| Tüm bildiğin, bizi tekrar yakalatacak olan şey ne ise bizi oradan yine sadece o kurtarabilir. | Open Subtitles | لكل ما تعرفه، يمكن أن تكون من ينقذنا مما سوف يجعلنا نُمسك مجددًا. |
| Sanırım artık bizi yalnız kafana göre çalışman kurtarabilir. | Open Subtitles | أعتقد أن البطاقة الجامحة هي الأمر الذي بإمكانه إنقاذنا الأن. |
| Hastalanmadıysanız, bunlar sizin hayatınızı kurtarabilir veya bir yetenek kazanmanızı engelleyebilir. | Open Subtitles | إن لم تُصَب، هذه أما ستنقذ حياتك أو ستحميك من القدرة على الاصابة |
| Bu bebeği doğurmayı seçebilirsin ve bebeğin bir çok bebeğin hayatını kurtarabilir. | Open Subtitles | إختيار حمل هذا الطفل حتى موعد ولادته وطفلك سينقذ الكثير من الأطفال |
| Onu sadece bizim dualarımız kurtarabilir. | Open Subtitles | صلواتنا وحدها قادرة على إنقاذها |
| Beni sadece Cumartesi sabahı izleyicilerim kurtarabilir! | Open Subtitles | فقط من يشاهدني صباح السبت بإمكانهم إنقاذي |
| Burada büyük resme bakmalısın. Nöbetçi bir gün Dünya'yı kurtarabilir. | Open Subtitles | لا بد ان تكوني واسعة الأفق الحارس يمكنه أنقاذ الأرض ذات يوم |
| Çocuğa ulaşmayı başaramasakta... onu likit nitrojenle dondurabiliriz... yani yeni nesil çözümler onu kurtarabilir . | Open Subtitles | برغم عجزنا عن الوصول إلى الصبي فنحن نستطيع تجميده بسائل النتروجين، حتى تتمكن الأجيال القادمة من انقاذه. |
| Gelecekteki en büyük çevresel felaket bu, ama şuan kıçımızı bu kurtarabilir. | Open Subtitles | ، قطعة من المستقبل تسبب كوارث بيئية .ولكن، اليوم، يمكن أن تنقذنا |
| Belki de Kaptan Ram bugün yine seni kurtarabilir. | Open Subtitles | بما أن القديس رام فقط هو الذي يستطيع انقاذك |
| Bu gerçek onu kurtarabilir. | Open Subtitles | و هذه الحقيقة قد تنقذه |
| Sadece bir mucize onu kurtarabilir. | Open Subtitles | وحدها المعجزة يمكن أن تنقذها |