| 53. evlilik yıl dönümlerini daha yeni kutladılar. | Open Subtitles | دعيهم يحتفلون بعيد زواجهم الثالث والخمسون |
| Onlar, evlatlarımızı öldürdüklerinde şaraplarını içerek kutladılar. | Open Subtitles | وعندما كان أولادنا يُقتلون، كانوا هم يحتفلون انتصارهم ويشربون الخمر. |
| Hazreti İsa'nın dirilişini kutladılar sonra yüzlerce insanımızı vahşice öldürdüler. | Open Subtitles | وهم يحتفلون بالقيامة ثم قتلوا بوحشية مئات من شعبنا |
| Hazreti İsa'nın dirilişini kutladılar sonra yüzlerce insanımızı vahşice öldürdüler. | Open Subtitles | لقد احتفلوا بالبعث ثم بمنتهى الوحشية سفكوا دماء مئات البشر |
| Kararın verildiği sabah ben burda oturup izledim onları, ve bütün gün bir parti verdiler, kutladılar, bütün Merkezi Güney, bütün kiliseler. Ve dediler ki, evet, en sonunda adalete kavuştuk bu toplumda. Ee, peki mağdurların haklarından ne haber? | TED | كنت جالست هاهنا اشاهدهم في الصباح بعد الحكم فد احتفلوا طوال اليوم كل الجنوب المتوسط, وكل الكنائس, ويقولون حسنًا, اخيرًا قد تم تطبيق العدل في هذا المجتمع إذَا ماذا عن حقوق ضحايا الإضطراب؟ |
| ve paritde ne olacağını tahmin edemezsin gece ne olduğundan haberin olmaz Oldukça pahalı bir çifte düğün kutladılar. | Open Subtitles | أنهم كانو يحتفلون بزفاف قاتل باهض الثمن |
| Mezuniyetini IHOP'ta kutladılar, ta ki şehirli biri Janet'e pek hoş olmayan bir şey söyleyene kadar. | Open Subtitles | كانو يحتفلون بتخرحها في مطعم (اي هوب الى ان جاءت احدى فتيات المدينة تدعى جانيت لاأعلم , أمر غير جيد |
| Hatta, ilk defa bir Şükran Günü'nü ev yemeği yaparak kutladılar. | Open Subtitles | حتى أنّهم احتفلوا بأول |