| Arının iğnesi Kuyruğunda olur tabii. | Open Subtitles | الذي لا يعرف فيها دبور ألعل يلبس اللدغة؟ في ذيله. |
| Ama bir tüyleri daha vardır. Kuyruğunda bulunan 4 uzun tüy. | Open Subtitles | و لكن يوجد ميزة هجوميـَّةٌ أخيرة، و هي 4 ريشاتٍ طويلات على ذيله |
| Altı ay önce, markette, kasa Kuyruğunda beklerken anlatmıştım. | Open Subtitles | ذكرت ذلك لها منذ ستة أشهر عندما كنا نقف في طابور السوق |
| Alton Lunapark'ında kaydıraklı havuzun uzun Kuyruğunda bekleme gibi | Open Subtitles | انها تشبه الإصطفاف في طابور انتظار في أبراج ألتون |
| O hız treni Kuyruğunda beklerken çıktım geldim. | Open Subtitles | بينما كان ينتظر في الطابور . للقطار السريع ، تَركتـه |
| Sonra, Sam amca kıçını kalitelisiyle silerken neden Krakozhialıların ucuz tuvalet kağıdı Kuyruğunda beklediğini anlarsın. | Open Subtitles | ثمّ ستعرف لماذا القراقوزيون ينتظرون في الطابور من أجل ورق مرحاض رخيص بينما يمسح العمّ سام مؤخرته بمناديل ذات طيتين |
| Hey, dostum, Kuyruğunda yosun olduğunu görüyorum. | Open Subtitles | يارجل، أرى بعض الطحالب على ذيلك أين! ماذا؟ |
| Ancak leoparın Kuyruğunda sadece üç halka var. | Open Subtitles | لكن الفهد يمتلك ثلاث حلقات وحسب على ذيله |
| Sanki, tüm kahrolası şakaları Kuyruğunda sallanıyor gibi. | Open Subtitles | وحسّه الفكاهي يتأرجح على ذيله. |
| Kuyruğunda yara bandı var, ayy! | Open Subtitles | ! شريط إسعاف على ذيله |
| "Kuyruğunda." | Open Subtitles | "عن طريق ذيله |
| Bütün bu insanlar spor ayakkabı Kuyruğunda mı? . | Open Subtitles | لا أفهم يتراصون في طابور لحذاء؟ |
| Kendime ne kadar benim jetim ve benim hayatım olmadığını söylesem de sonraki tarifeli uçuşumda ve o uzun güvenlik Kuyruğunda bekleyişimde jeti özlemiştim. | Open Subtitles | لطالما اخبرت نفسي ان تلك لم تكن طائرتي ولم تكن حياتي المرة التالية كان علي ان اذهب الى مطار اعتيادي وان اقف في طابور امن طويل افتقدته |
| Kafeterya Kuyruğunda William'ın sırasına girdim. | Open Subtitles | لقد وقفت أمام "ويليام" فى طابور الكافيتريا |
| Öğle yemeği Kuyruğunda. | Open Subtitles | في طابور الغداء |
| - Bahis bayiinin Kuyruğunda... | Open Subtitles | -في طابور بـ"أوف-تراك بيتينغ ". |
| Sonra, Sam amca kıçını kalitelisiyle silerken neden Krakozhialıların ucuz tuvalet kağıdı Kuyruğunda beklediğini anlarsın. | Open Subtitles | ثمّ ستعرف لماذا القراقوزيون ينتظرون في الطابور من أجل ورق مرحاض رخيص بينما يمسح العمّ سام مؤخرته بمناديل ذات طيتين |
| Onu bilet Kuyruğunda gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيته في الطابور عند شباك التذاكر |
| Evet, hala park Kuyruğunda bekleyen arabalarımız var. | Open Subtitles | ولاتزال لدينا سيارات واقفة فى الطابور |
| "Dikkat et, Kuyruğunda bir tane var." | Open Subtitles | احذر, لديك واحد فى ذيلك |
| Hey, dostum, Kuyruğunda yosun olduğunu görüyorum. | Open Subtitles | يارجل، أرى بعض الطحالب على ذيلك أين! |