| Yalnızca Güneş dönmüyor güneş lekelerinin kendileri de Güneş yüzeyinde fırtına gibi fırıl fırıl dönebiliyor. | Open Subtitles | ليس فقط أن الشمس تدور بل أن البقع نفسها يمكن أن تدور كالأعاصير الحرارية على سطح الشمس |
| Biz her 11 yılda bir olan bu dönüşe yaklaştıkça güneş lekelerinin sayısı artıyor ve güneş aktivitelerinde doruk noktaya ulaşıyoruz. | Open Subtitles | عندما يحين الإنعكاس كل 11 عاماً يزداد عدد البقع الشمسية وتتشابك معاً وسط نشاط شديد |
| Güneş lekelerinin artışı astronotlardan dünya üzerideki elektrik şebekesine kadar her şey için tehlike boyutunun artışı demektir. | Open Subtitles | وكلما ازداد عدد البقع الشمسية يصبح نجمنا أقوى يهدد كل شيء, من رواد الفضاء إلى شبكات الكهرباء و الأرض |
| Alüminyum ve boya lekelerinin ardında. | Open Subtitles | انها ألمونيوم وانها على الجزء الخلفى من بقع الطلاء |
| Luke'un pantolonundaki kan lekelerinin sonuçları. Annenin kanı. | Open Subtitles | نتائج بقع النقل على ثياب لوك " دماء الأم " |
| - Bu kan lekelerinin çıkacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أنه يمكن غسل بقع الدم هذه |
| Test, klinikleri terk ettikçe ve popüler kültüre girdikçe tıp alanında ünü azaldı ve mürekkep lekelerinin klinik kullanımı azalmaya başladı. | TED | بينما غادر الاختبار العيادات إلى الثقافة الشعبية ساءت سمعته بين متخصصي الطب، وبدأت البقع في الابتعاد عن الاستخدام السريري. |
| Bu kan lekelerinin çıkacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أنه يمكن غسل بقع الدم هذه |
| Bir baktık ki, garajda, ...Herb'in yere döktüğü, ...yağ lekelerinin yanında, ...bir sürü yavruyla birlikte, ...öylece duruyordu. | Open Subtitles | إذًا ها هي في المرآب من بين الـ... كما تعلمون، هناك بقع زيوت |
| Hah. Kan lekelerinin üstünü boyamışlar. | Open Subtitles | دهنوا الطّلاء فوق بقع الدّماء. |